2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125.maddesininsonfıkrasında;"İdare,kendieylemve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İptal ve Tam Yargı Davaları” başlıklı 12. maddesinde; "İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.
İdarenin hukuki sorumluluğu; kamu hizmetlerinden ötürü uğranılan zararlar ile idarelerin hukuk dışı işlem ve eylemlerinden ötürü uğranılan zararların karşılanıp giderilmesini amaçlayan hukuki bir kurum olarak tanımlanmaktadır.
İdarenin hukuki sorumluluğundan sözedebilmek için ise, ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen hatalı bir işlem veya eylemden doğması başka bir deyişle, zararla idari faaliyet veya idari işlem arasında illiyet bağı bulunması gerekir. Daha açık bir anlatımla, idari faaliyet ya da hukuka aykırılığı saptanan idari işlem zararın gerçek nedenini oluşturmalıdır.
Hukuka aykırı idari işlemler nedeniyle uğranılan gerçek zararların idarenin mali sorumluluğu ve tazmin borcu çerçevesinde değerlendirilip, hukuka aykırılığı saptanan işlem sonucu ortaya çıkan bireysel zararların karşılanması Anayasa'nın125.maddesive2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde de öngörüldüğü üzere, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.
Kamu görevlisi iken ihraç edilen yada memuriyet şartlarını kaybettiğinden bahisle kamu görevi sona erdirilen personelin, açtıkları iptal davası sonucu kamu görevine geri dönmeleri halinde açıkta geçen sürelere ilişkin özlük haklarının iadesi Anayasal bir zorunluluktur. Bu hakların iptal davası ile birlikte istenebilmesi mümkün olduğu gibi bu dava bittikten sonra da açılacak yeni bir dava ile talep edilmesi mümkündür.
Yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca açıkta geçen süre içinde yoksun kalınan parasal ve özlük hakların kamu görevinin sona erdiği ve mahkeme kararı ile yeniden başladığı tarih dikkate alınarak yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerekmektedir.
Nitekim, sekiz (8) sene açıkta kaldıktan sonra mahkeme kararı ile yeniden görevine dönen müvekkilim tarafından yoksun kalınan hakların iadesi için yapığımız başvurunun reddi üzerine açtığımız davada Ankara 6. İdare Mahkemesince;
"Bu durumda, davacının, hukuka aykırılığı yargı kararı ile sabit olan işlemler nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının tazmin edilmesi gerektiği, dolayısıyla tazmin isteminin reddine yönelik dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öte yandan, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, davacının yoksun kaldığı (10.01.2014 tarihi ile 08.03.2022 tarihi arasındaki) parasal ve özlük haklarının, iptal kararına konu atamasının yapılmasına yönelik idareye yaptığı başvurunun tarihi olan 19.11.2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir." şeklindeki gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak idarece sebep olunan zararların iadesi gerektiğinden iptal davası ile istenilmese bile kamu görevine döndükten sonra yapılacak başvurunun reddi üzerine parasal hakların tazmini mümkün olduğundan İYUK 12. Madde uyarınca açılacak tam yargı davası ile yoksun kalınan parasal haklar tazmin edilebilecektir.
Av. Sadi KAYABAŞI