6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun "Ek Tasfiye" başlıklı 547. maddesinde, Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
Ticaret şirketlerinin tasfiye edilmesinden sonra, ek tasfiyeyi gerektirecek bir zorunluluğun ortaya çıkması halinde, bu ek tasfiye işlemlerinin yapılması için Türk Ticaret Kanunu'nun 547. maddesi uyarınca şirketin ihyası durumunda yapılacak ihya işleminin ek tasfiye amacıyla sınırlandırılması gerekmekte olup, bu kapsamda, belirli bir ek tasfiye işlemi için ihya edilen şirketin, sadece o ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemler yapabileceği, bunu dışında iş ve işlemler yapamayacağı kabul edilmelidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355. maddesinde;
"Bu Kanunun 86,148,149,150, mükerrer 242, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci maddesi ve Gelir Vergisi Kanununun 98/A maddesi uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil);(3)(5)
1. Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında 1.000 (3.400 TL)Türk Lirası,2. İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basıt usulde tespit edilenler hakkında 500 (1.700 TL) TürkLirası,3. Yukarıdaki bentlerde yazılı bulunanlar dışında kalanlar hakkında 250 (880 TL) Türk Lirası, Özel usulsüzlük cezası kesilir. " kuralına yer verilmektedir.
Vergi Usul Kanununun 3. Maddesinin b fıkrasında"Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir." denilmektedir.
Özellikle mahkeme kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 547. maddesi gereğince ihyasına karar verilen şirketin ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemler yapabileceği, dolayısıyla sınırlı bir biçimde faaliyette bulunması söz konusu olup, bu süre içinde beyanname vermesini gerektiren bir ticari faaliyetten de söz edilemeyecektir.
Ancak vergi idarelerince ihyasına karar verilen şirketler hakkında beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezaları tahakkuk ettirilmektedir.213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355/1-1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezaları hukuka aykırıdır.
Nitekim yeni tarihli bir vergi mahkemesi kararında, (Bursa 2. Vergi Mahkemesi, E;2022/1111);
"Somut olayda, mahkeme kararı ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 547. maddesi gereğince ihyasına karar verilen şirketin ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemler yapabileceği, dolayısıyla sınırlı bir biçimde faaliyette bulunması söz konusu olup, beyanname vermesini gerektiren bir ticari faaliyetten de söz edilemeyecektir.
Bu durumda, ek tasfiyesine karar verilen şirketin 2019/1-12 dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin elektronik ortamda kanuni süresinde verilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355/1-1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır." denilerek davanın kabulüne karar vermiştir.
Ek tasfiye amacıyla asliye ticaret mahkemesince yeninden ihyasına karar verilen şirketlerin ticari faaliyette bulunamayacağı ve yalnızca tasfiye amacı ile faaliyette bulunabileceği dikkate alınarak vergisel işlemler yapılamayacağı açık olup, aksi bir durumda şirket yada atanan kayyum hakkında vergi idaresince bir tahakkuk yapıldığı takdirde vergi yargısına gidilerek sonuç alınabileceğini söylemek mümkündür.
Av. Sadi KAYABAŞI