İl,
ilçe ve bucak kurulması, kaldırılması, adlarının, bağlılıklarının, merkez ve
sınırlarının belirtilmesi ve değiştirilmesi 1949 tarihli eski bir kanun olan İl
İdaresi Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır. Kanuna göre il ve ilçe
kurulması, kaldırılması, merkezlerinin belirtilmesi, adlarının değiştirilmesi,
bir ilçenin başka bir ile bağlanması kanun ile; il, ilçe ve bucak sınırlarının ve bucak
adlarının değiştirilmesi, bir köyün veya kasabanın veya bucağın başka bir il ve
ilçeye bağlanması, mühim mevki ve tabii arazi adlarının değiştirilmesi
Cumhurbaşkanı onayı ile; köy adlarının
değiştirilmesi, köylerin birleştirilmesi ve ayrılması, bir köy, mahalle veya
semtin o köyden ayrılıp başka bir köy ile birleştirilmesi İçişleri Bakanlığının
tasvibiyle yapılır.
Belediye
Kanununun “Sınırların Kesinleşmesi” kenar başlıklı 6. maddesinde “Belediye
sınırları, belediye meclisinin kararı ve kaymakamın görüşü üzerine valinin
onayı ile kesinleşir. Kesinleşen sınırlar, valilikçe yerinde uygulanmak
suretiyle taraflara gösterilir ve durum bir tutanakla belirlenir. Kesinleşen
sınır kararları ile dayanağı olan belgelerin birer örneği; belediyesine,
mahallî tapu dairesine, il özel idaresine ve o yerin mülkî idare amirine
gönderilir. Kesinleşen sınırlar zorunlu
nedenler olmadıkça beş yıl süre ile değiştirilemez.” kuralına yer verilmiş,
“Sınır uyuşmazlıklarının çözümü”
başlıklı 7. maddesinde de “Bir il
dâhilindeki beldeler veya köyler arasında sınır uyuşmazlığı çıkması hâlinde
ilgili belediye meclisi ve köy ihtiyar meclisi ile kaymakamın görüşleri otuz
gün süre verilerek istenir. Vali, bu görüşleri değerlendirerek sınır
uyuşmazlığını karara bağlar. Büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan ilçe
ve ilk kademe belediyelerinin sınır değişikliklerinde büyükşehir belediye
meclisinin de görüşü alınır.” kuralına yer verilmiştir.
İl ve ilçe kurulması dışındaki iş ve işlemler 1988 tarihli Sınır Anlaşmazlığı, Mülki Ayrılma ve Birleşme İle Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiş olup, il ve ilçe sınırlarının değişmesi konusunda Yönetmelik hükümleri yol göstermektedir. Her ne kadar sınır uyuşmazlığından bahsetmekte isek de Yönetmeliğin 4. Maddesine göre İl İdaresi Kanununa göre belirlenmiş sınırların değişmezliği esastır.Mevcut sınırın değiştirilmesi ancak, sınır noktalarının belirginlik ve değişmezlik niteliklerini yitirmiş olması, idari birimlerin sosyal, ekonomik, idari ve coğrafi durumlarında eskiye oranla farklılıkların meydana gelmesi ve bu sonuçların sınır anlaşmazlığına yol açmış olduğunun Bakanlıkça tespit edilmesi halinde mümkündür. “ şeklindeki kural ile sınırların kolay kolay değiştirilmeyeceği, ancak zaruri görülen hallerde sınır uyuşmazlığına gidilebileceği açıkça düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin 5. maddesinde müracaat ve ilk inceleme düzenlenmekte,
maddenin c bendinde “yeniden
sınır çizilmesi gerekiyorsa bunun hukuki bir idari sebepleri açıklığa
kavuşturulur “denilmekte, d bendinde de “Anlaşmazlığın
orman, mer’a, otlak, yaylak, kışlak veya su anlaşmazlığı mahiyetinde olup
olmadığı araştırılır. Anlaşmazlığın bu gibi sebeplerden kaynaklandığı
anlaşılırsa dosya düzenlenmez ve ihtilafın 5442 sayılı Kanun kapsamı dışında
olduğu belirtilerek sözü edilen konularla ilgili mevzuata göre işlem
yapılmasının gerektiği taraflara duyurulur. “ denilerek menfaate
dayalı talepler için sınırların değiştirilmeyeceği açıkça düzenlenmektedir.
9. maddede de yetkili
kurullarca yapılacak inceleme sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar
maddeler halinde sayılmıştır. Buna göre;
-Anlaşmazlık çıkan
sınırla ilgili olarak önceden göre çizilmiş bir sınır bulunup bulunmadığını
taraflardan sormak suretiyle araştırılacağı,
-Kanunlara uygun şekilde çizilmiş sınırlar varsa, bunların toprak üzerine
uygulanabilirliğinin bulunup bulunmadığını araştırılacağı, uygulanabilirliği
varsa 4 üncü madde çerçevesinde yeni bir sınır tespitinin gerekli olup olmadığının
valilik ve Bakanlıkça belirlenmesi için yeni bir talimat
verilinceye kadar incelemenin duracağı, valiliklerin
de Bakanlığı haberdar edeceği, uygulanabilirliği yoksa yeniden sınır
çizilmesini gerektiren coğrafi, sosyal, ekonomik, hukuki ve idari sebeplerinin
belirleneceği, teklif edilen yeni sınır çizgisi ile ilgili değişiklik
gerekçelerinin açıkça gösterileceği,
-Yeni sınır çizilirken idari birimler arasında toprak boşluğu kalmayacak
şekilde teklifte bulunulacağı,
-Teklif edilen sınır çizgisinin başlangıç ve bitiş noktalarının netlik
ifade etmesine dikkat edileceği,
-Eskiden beri bir köyün malı sayılan bütün tarla, bağ, bahçe, çayır,
zeytinlik, palamutluk, baltalık ve otlakların imkanlar ölçüsünde aynı köyün
sınırı içinde kalmasını sağlayacak biçimde sınır çizgisi teklif edileceği,
-Teklif edilen sınır noktalarının 1/25.000 ölçekli paftada görülen arazi
yüzeyine uygun şekilde tarif edileceği,
-Teklif edilen sınır çizgisinin 442 sayılı Köy Kanunu ile 1580
sayılı Belediye Kanununda da belirtildiği gibi dere, tepe, yol, menfez, köprü,
kuyu ve çeşme gibi sabit nokta ve yerlerden geçirileceği, “Murat’ın Tarlası”,
“Ahmet’in Ağılı” gibi sınır noktalarının değişmez sınır noktaları olarak kabul
edilmeyeceği, vb hususlar açıkça düzenlenmiştir.
Yukarıdaki maddede yer verdiğimiz konuya
ilişkin mevzuat bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sınırların
değişmezliğinin ana kural olduğu, yeniden sınır çizilmesi gerekiyorsa bunun
hukuki ve idari sebeplerinin açıklığa kavuşturulacağı, kesinleşen sınırların zorunlu
neden olmadıkça 5 yıl süre ile değiştirilemeyeceği yasal mevzuat hükmü olup, yeni sınır çiziminin nasıl olduğu da
yönetmelik ile düzenlenmiştir.
İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 34/2. maddesinde "Köy, belediye ve özel
idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme,
mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı
yer idare mahkemesidir." kuralına yer verilmektedir.
Sınırların değişmezliği ana kural olmakla
birlikte Yönetmelikte belirtilen hukuki ve idari sebepler ve bazen de siyasi
saikler ile sık sık İçişleri Bakanlığı tarafından sınır tespiti kararları
yayımlanmaktadır. Bu kararlar dava edilebildiği gibi başvuru üzerine sınırın
bakanlıkça değiştirilmemesi halinde de idari yargı yoluna müracaat edilmesi
mümkündür. Üstelik değişen sınırların 5 yıl boyunca değişmemesi yasal kural iken,
5 yıl içinde birkaç kez sınırın değiştirildiği de görülmektedir.(Yalova/Taşköprü
ile Yalova Tavşanlı Belediyeleri arasındaki sınır gibi)
İl ve ilçe sınırları değişebileceği gibi
aynı ilçeye bağlı köylerin de sınırlarında yaşanan sorunlar nedeniyle davalar
açılabilmektedir. Bu konudaki uyuşmazlık yukarıda yer verilen Yönetmelik uyarınca
değil, Köy Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Danıştay 10.
Dairesinin bu konudaki içtihadı yerleşmiş olup, Yönetmelik esas alınarak
yapılan değişiklik işlemlerine ilişkin yerel mahkeme kararları hakkında bozma
kararı verilmektedir. (Danıştay 10. Daire, E.2016/10431)
Öte yandan, orman sınırlarının değişmesi
nedeniyle açılan davalarda Danıştay 10. Dairesince ( 2003/5120) ilgili köyler
arasında idari, coğrafi, sosyal ve ekonomik bakımlardan farklılık doğmamış olması
halinde yalnızca devlet ormanından kaynaklanan sınır uyuşmazlığı hakkında yeni
bir sınır çizilmesine gerek olmadığına karar verilmiştir.
Sınır uyuşmazlıklarına ilişkin açılan davalarda Danıştay tarafından sınır değişikliğini gerektiren sebeplerin tespiti için keşif yapılması gerektiği vurgulandığı gibi (Danıştay 10. Dairesi, E.2006/1602) , bilirkişi heyetinde de mutlaka mülki amir (vali, vali yardımcısı) bulunması gerektiği vurgulanmaktadır. Öte yandan davalarda valilikler yada kaymakamlıklar taraf olduğu için halen görevde olan Merkez Valisinin bilirkişilik yapması ise Danıştay 10. Dairesince tarafsızlık ilkesine aykırı bulunarak Merkez Valisinin hazırladığı rapora dayalı yerel mahkeme kararı bozulmuştur.(Danıştay 10. Dairesi, E:206/1861) Bu nedenle emekli olan yada başka bir bakanlık bünyesinde görevli olan mülki amirin bilirkişi olarak seçilmesi gerekmektedir.
Topçular İskelesinin de bulunduğu Yalova Altınova ilçesi Tavsanlı ile Taşköprü Belediyeleri sınırları için açtığımız davada Danıştay 10. Dairesi;
"Dava konusu sınır tespiti ve önceki tespitler, Topçular Vapur İskelesinin sınırın
neresinde kalması gerektiği noktasında anlaşmazlıklar bulunması nedeniyle davalara konu
olmaktadır.
Dava konusu edilen kararname ise yukarıda alıntılanan Bursa 2. İdare Mahkemesi
kararlarına dayandırılmaktadır.
Bakılan davalarda, işbu davanın davacısı Tavşanlı Belediye Başkanlığı davaya
müdahil olmadan keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış, sonucunda bir karara varılmıştır.
Davacı belediye tarafından, bu davada ileri sürülen iddialar kesin hükmün varlığı nedeniyle
değerlendirmeye alınmamıştır. Davacının ileri sürdüğü iddiaların yerinde olduğunu peşinen
kabul etmek bu aşamada mümkün değildir. Bu iddiaların araştırılmaya ve incelenmeye
değer olduğu ise açıktır. Ayrıca, Bursa 2. İdare Mahkemesinin ilgili dosyasında bilirkişiler arasında sınırın belirlenmesi konusunda görüş ayrılığı olmuştur.
Bu durumda, öncelikle, bakılan davada verilecek kararın sonucundan etkileneceği
kanaatine varılan köy veya beldeler var ise davanın anılan kamu tüzel kişilerine ihbar
edilmesi, ardından sınırın tespiti hususunda alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak
bir heyet ile keşif yapılması, her iki tarafın değerlendirmeye değer iddialarını da karşılayacak
şekilde bilirkişi raporu hazırlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuki
isabet bulunmamaktadır." gerekçesiyle Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.
Sonuç olarak, yasal mevzuat uyarınca
sınırların değişmezliği esas ise de, birçok nedenle hemen her yıl birçok il ve
ilçe sınırı İçişleri Bakanlığı tarafından, köy sınırları ise ilçe idare
kurullarınca değiştirilmektedir. Bu kararların hukuka aykırı olduğunu düşünen
tüzel kişiler (belediye başkanlığı, köy muhtarlığı, esnaf odası, vb) dava
açabileceği gibi belediye ve köy sakinleri de hemşehri hukukuna dayanarak iptal
davası açabilecektir.
Av. Sadi KAYABAŞI