KAYABAŞI

1. SINIF EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE TERFİ DAVALARI

1. SINIF EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE TERFİ DAVALARI
1. SINIF EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNE TERFİ DAVALARI

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 6638 sayılı Yasa ile değişik 55. maddesinin  12. fıkrasında; ''İkinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde en az bekleme süresini tamamlayanlar, terfien Birinci Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde ikinci meslek derecesi karşılığı görev unvanlarına atanabilirler.'' hükmüne yer verilmiş olup anılan düzenleme ile 2. Sınıf Emniyet Müdürlerinin terfileri Yüksek Değerlendirme Kurulu'nun görev alanından çıkarılmış, en az bekleme sürelerini dolduranların terfien 1. Sınıf Emniyet Müdürü rütbesinde 2. meslek derecesi karşılığı bir görev unvanına atanabileceği düzenlenmiştir. 

Aynı Yasa'nın 6638 sayılı Kanunla değişik 55.maddesinin 19.fıkrasında ise "Bulundukları rütbelere terfi ettikleri tarihten itibaren 5 yıl içinde bir üst rütbeye terfi edemeyen Emniyet Amirleri ile Dördüncü, Üçüncü ve İkinci Sınıf Emniyet Müdürleri, emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olmaları kaydıyla Yüksek Değerlendirme Kurulu'nun teklifi ve Bakan onayı ile emekliye sevk edilirler." hükmü getirilmiştir. 

Yapılan değişiklik ile 2. Sınıf emniyet müdürlüğünden 1. Sınıf emniyet müdürlüğüne terfi işlemleri Yüksek Değerlendirme Kurulundan alınarak ünvanlı göreve atama şeklinde bakan onayına bağlı kılınmıştır.

10/05/2015 tarihli, 29351 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Rütbe Terfileri ile Değerlendirme Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de; liyakat; personelin bir üst rütbedeki görevlerin gereklerini yerine getirebilme niteliği; kıdem, bir rütbeye terfi tarihinden itibaren bulunduğu rütbede geçen hizmet süresi; terfi ise personelin bulunduğu rütbeden üst rütbeye yükselmesi olarak tanımlandıktan sonra 8. maddesinde, ''Polis amirlerinden üst rütbelere terfi ettirilecek olanların kurullarda görüşülebilmesi kıdem sırasına göre, rütbelere terfiler ise 12 nci maddede belirtilen şartları taşımak kaydıyla liyakate göre yapılır.''; 12. maddesinde, "....polis amirlerinin üst rütbeye terfiinin Merkez veya Yüksek Değerlendirme Kurulunda görüşülebilmesi için; a) bulunulan rütbe için öngörülen bekleme süresinin tamamlanmış olması, b) Bulunulan rütbede, kurul gündemine alındığı tarih itibarıyla son performans puanı da dahil olmak üzere, zorunlu en az bekleme süresi kadar iyi veya çok iyi performans değerlendirme puanı alınmış olması, c) [işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle] Bu Yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı ve sözlü sınavda başarılı sayılması, ç) [işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle] Polis Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmetiçi eğitimde başarılı olunması'' gerektiği belirtilmiş; işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 20. maddesinde de, Merkez ve Yüksek Değerlendirme Kurullarının terfi edecek personel hakkında, bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi bilgilerini, mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerini, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen cezalarını, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile verilen disiplin cezalarını, hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerini, bu Yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı durumlarını dikkate alarak belirleyecekleri liyakat koşullarına göre değerlendirerek, edinecekleri kanaate göre oy çokluğu ile karar verecekleri, liyakatli olduğu değerlendirilen personel hakkında terfi edeceği rütbede boş kadro bulunması halinde “Terfi eder”, boş kadro bulunmaması halinde “Kadrosuzluk nedeniyle terfi etmez” kararı verileceği, bir üst rütbeye terfi etmek için yetersiz görülen personel hakkında ise “Terfi etmez” kararı verileceği düzenlemelerine yer verilmiştir. 

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerinden; bir polis amirinin bir üst rütbeye terfi ettirilip ettirilemeyeceği konusundaki temel iki ölçütün, kıdem ve liyakat olduğu, buna göre, terfi döneminde terfi etmeyi hak eden amirlerin kıdemlerine göre sıralanmasından sonra, belirlenen sıralamaya göre her birinin liyakat yönünden değerlendirilmesinin, liyakat yönünden yeterli görülenlerin terfi ettirilmesinin, yeterli görülmeyenlerin ise terfi ettirilmemesinin gerektiği; liyakat değerlendirilmesinde ise, personelin bulunduğu rütbedeki performans değerlendirme, başarı ve üstün başarı belgesi bilgilerinin, mesleki bilgi, beceri ve davranışları ile geçmiş hizmetlerin, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile adli mercilerce verilen cezaların, bulunduğu rütbede, affa uğramış olsa bile verilen disiplin cezalarının, hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturma bilgilerinin, Yönetmelikte belirtilen sınavlar sonucunda elde ettiği başarı durumlarının birlikte bir bütün olarak dikkate alınmasının icap ettiği sonucuna varılmaktadır. 

Mevzuat ve içtihat bu şekilde olmasına rağmen özellikle 2. Sınıf emniyet müdürlerinden 1. Sınıf rütbesi verilerek  bakan tarafından yapılar atamalarda kariyer ve liyakat ilkesine ve kıdem sıralamasına dikkat edilmeden atama yapıldığı görülmektedir.Bu nedenle açılan davalarda da idare mahkemelerince terfi etmeme işlemlerinin iptaline karar verilmektedir. 

Nitekim Niğde Emniyet Müdürlüğü emrinde 2. Sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmakta iken 1. Sınıf emniyet müdürlüğüne terfii ettirilmeyen müvekkilimiz için açılan davada, Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 2020/2262 sayılı kararında;

"Liyakat; belirli iş veya görevin yerine getirilmesinde etkin ve yetkili olacağı düşünülen kişilerin söz konusu iş veya görevler için işin veya görevin niteliği itibariyle yeterliliğini elinde bulundurduğunu belirleyen müessese olarak tanımlanmaktadır. Bu müessese kamu hukukunda, kamu hizmetinin etkin ve verimli yürütülmesi amacıyla söz konusu hizmeti yürütecek kişi veya kişilerin seçilmesinde ilgili görevinin niteliğine göre değişiklik arz eden bazı unsurların birlikte değerlendirilmesi sonrası kamu hizmetini yürütecek kişinin belirlenmesi olarak önümüze çıkmaktadır. 

Yukarıda da belirtildiği üzere, 3201 sayılı Kanunun 55. maddesinin dördüncü fıkrasındaki amir hüküm gereğincetüm rütbe terfilerinde liyakatın belirleyici bir kıstas olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu anlamda, emniyet hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla3201 sayılı Kanun ve bu Kanunla ilgili diğer mevzuat hükümleri uyarınca usul ve esasları belirtilmiş olan rütbe terfiinde liyakat, sicil/performans, ödül ve takdirname ile geçmiş hizmetlerinde almış olduğu cezalar, geçirdiği ve devam eden soruşturmalar birlikte değerlendirilmesi suretiyle belirlenecektir.

Dava konusu olayda, süresinde ikinci sınıf emniyet müdürlüğü rütbesine terfi eden davacının, bulunduğu rütbede zorunlu bekleme süresini doldurduğu, 2017 yılı ikinci sınıf emniyet müdürü rütbesindeki personelin kendi aralarındaki kıdem sıralamasında davacının 4. sırada olduğu, ikinci sınıf emniyet müdürü rütbesinde geçirdiği süredeki performans değerlendirme notunun her yıl için çok iyi düzeyde olduğu, taltif ve takdir belgelerinin bulunduğu, herhangi bir ceza almadığı ve hakkında soruşturma yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlıkta, davacının, birinci sınıf Emniyet Müdürlüğü'ne terfi ettirilmemesinin dayanağı olarak davalı idarece herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı gibi, ikinci sınıf Emniyet Müdürü rütbesinden birinci sınıf Emniyet Müdürü rütbesine terfiler yapılırken hangi ölçütlerin kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmadığı, dolayısıyla birinci sınıf Emniyet Müdürlüğü rütbesine terfi koşullarının somut ve objektif bir şekilde ortaya konulamadığı gibi kadroların dolu olduğuna ilişin bir verinin de sunulmadığı görülmektedir.

Bu haliyle, kıdem sıralamasında4. sırada olan davacıdan daha kıdemsiz olan ikinci sınıf emniyet müdürlerinin terfiine karar verilirken,diğer adaylara göre daha kıdemli olan, herhangi bir disiplin cezası bulunmayan,maaş taltifi,takdirname vb. sahip olan davacınınbirinci sınıf emniyet müdürü rütbesine terfi ettirilmemesine dayanak olabilecek somut herhangi bir bilgi ve belgenin de ortaya konulamaması karşısında davacının bir üst rütbeye terfi ettirilmemesine ilişkinişlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır."

Gerekçesiyle yerel mahkemenin ret kararı kaldırılarak terfi ettirilmeme işleminin iptaline karar verilmiştir. 

2015 yılında Kanun değişikliği ile re'sen emekliye sevk edilen 1. Sınıf emniyet müdürleri hakkında verilen ısrar kararları sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise emekli edilen personel seçilirken eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın bulunmadığı gerekçesiyle ret kararlarının bozulmasına karar vermiştir. Kararda;

"Yukarıda yer verilen Kanun hükümleri ile gerekçeleri bir arada değerlendirildiğinde, Kanun'un amacının, emniyet hizmetlerinin hizmet gereklerine uygun olarak yürütülebilmesi için her bir rütbede ihtiyaç duyulan emniyet amirlerinin kadro sayılarının belirlenmesi ve sayıları Kanunla belirlenen bu kadrolara atamalarda liyakat ilkesi çerçevesinde bir değerlendirmeye ve seçmeye imkan sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, 01/01/2015 tarihi itibarıyla bazı yönetim kadrolarında bulunanlar hariç Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini elde edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli şartları haiz olanların, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde resen emekliye sevk edilebileceği düzenlenmiş olup kural uyarınca bunlardan ancak Yüksek Değerlendirme Kurulunun teklif ettiği ve İçişleri Bakanının onayladığı kişilerin resen emekliye sevk edilebileceği ve bu şekilde emekliye sevk edilenler hakkında da 55. maddenin 21. fıkrasında yer alan kadrosuzluk tazminatının ödenmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Kanun hükmü ile idareye, resen emekliye sevk edeceği personeli belirleme konusunda takdir yetkisi tanındığı açık olmakla birlikte, idareye tanınan takdir yetkisinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmayıp kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.

Nitekim, dava konusu işlemin dayanağı olan Kanun hükmünün iptali istemiyle açılan davada verilen Anayasa Mahkemesinin 04/05/2017 tarih ve E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararında da; idareye tanınan takdir yetkisinin, keyfilik anlamına gelmeyip kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla ve objektif kriterlere uygun olarak kullanılabileceği, idarenin bu yetkisini kullanırken kamu hizmetinin daha iyi işlemesi veya kamu yararı amacıyla işlem yapabileceği, bunun için ise söz konusu kadrolarda çalışanlar yönünden birtakım ayırt edici objektif kriterlerin kullanılmasının gerektiği hususlarına vurgu yapılmış ve anılan Kanun hükmünün Anayasa'ya aykırılık taşımadığı sonucuna varılarak iptal isteminin reddine karar verilmiştir. Bunun yanında, söz konusu kriterlerin uygulanması sırasında eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucudur.

Dava dosyasının ve benzer nitelikte olan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu esasına kayıtlı diğer dosyaların incelenmesinden; davalı idarece yapılan değerlendirmelerde, görevine devam ettirilen personelin, kimi zaman sicil not ortalaması yüksek olmasına rağmen ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri bakımından re'sen emekli edilen personelin gerisinde kaldığı, kimi zaman ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri bakımından diğerlerinden önde olan personelin geçirdiği soruşturmalar ve aldığı cezalar dikkate alınarak görevine devam ettirilmediği; bir personelin görevine devam edebilmesi için önünde engel olan bir fiilin diğer bir personel için engel görülmediği; dolayısıyla, davalı idarece yapılan değerlendirmede dikkate alındığı belirtilen, personelin, geçmiş hizmetleri, haklarındaki soruşturma ve cezalar, performans puanları, temsil ve yöneticilik yetenekleri, özgüveni, verimlilik ve benzeri özelliklerinin gözetilmesinde eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın bulunmadığı, bunlardan birine öncelik verilmiş ise bunun gerekçelerinin açıklanmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, dosyada yer alan Yüksek Değerlendirme Kurulu kararında her ne kadar, personelin, geçmiş hizmetleri, haklarındaki soruşturma ve cezalar, performans puanları, temsil ve yöneticilik yetenekleri, özgüveni, verimlilik ve benzeri özellikleri dikkate alınarak bir değerlendirme yapıldığı belirtilmiş ise de; uyuşmazlık konusu dönemde görevine devam ettirilen personele ilişkin listeler ile listelerde yer alan personelin kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturma bilgileri göz önüne alındığında, davalı idarece, yukarıda belirtilen ölçütlerin uygulanmasında eşit, objektif ve istikrarlı şekilde işlem tesis edildiğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır." gerekçesine yer verilmektedir.

Yıllardır rütbe terfi davalarında Danıştay;

“Davalı idarenin, ilgili personelin bir üst rütbeye terfi ettirilmesi konusunda takdir yetkisi bulunduğu açık ise de; bu yetkinin, mevzuatta öngörülen kıdem, sicil, ödül ve takdirnameler, eğitim ve öğrenimle kazanılan bilgi, beceri ve davranışlar ile geçmişte alınmış cezalar, geçirilen ve devam eden soruşturmalar gibi ölçütler gözetilerek kullanılması, belirtilen ölçütlerin terfi işlemlerinde uygulanması sırasında da eşit, objektif ve istikrarlı bir uygulamanın sağlanması, hukuk devleti ilkesinin gereğidir.”  

şeklindeki gerekçe ile yerel mahkeme kararlarını bozmaktadır.

Bakan tarafından yüzlerce personelin yer aldığı 2. Sınıf emniyet müdürü listesinden seçilerek 1. Sınıf rütbesi ile ataması yapılan emniyet müdürleri mesleklerinin zirvesine çıkmanın mutluluğunu yaşarken terfi edemeyen 2. Sınıf emniyet müdürlerinin terfi edebilmek için idari yargıya başvurmaları gerekmektedir. Aksi taktirde beş yıllık süre içinde terfi edilmediği taktirde re'sen emeklilik sözkonusu olacağından terfi etmeme işlemi dava konusu edilmezse bile emekliye sevk edilme işlemi dava konusu olacaktır.

Av. Sadi KAYABAŞI

Paylaş:
Son Blog Yazıları
18 Kasım 2024 Pazartesi
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının cebren tahsil olunacağı, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olu...
15 Kasım 2024 Cuma
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10'uncu maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenl...
14 Kasım 2024 Perşembe
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararıamacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması...