Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41. Maddesinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 72. Maddesinde ve Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına Dair Yönetmelikte açık hüküm bulunmasına rağmen maalesef ikisi de memur olan yada eşlerden biri kamu görevlisi olan personelin eş durumu nedeniyle atanma talepleri kabul edilmediği gibi her sene yüzlerce dava açılmasına neden olunmaktadır.
Toplumum temeli olan ailenin korunması, huzur ve refahı için gerekli tedbirlerin alınmasının tüm kurumlar için Anayasal bir yükümlülük olduğu ve bu yükümlülüğü yerine getirmede tanınmış herhangi bir istisnanın Anayasada yer almadığı açıktır. Bu nedenle, ister kamu görevlisi olsun isterse de kamu görevlisi olmasın eşlerin aynı yerde çalıştırılmaları esastır.
Anayasa Mahkemesi de 21.03.2023 gün ve 32139 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan bireysel başvuru yolu ile verdiği kararda soruşturma sonucu eşin görev yaptığı yerden başka yere yapılan atama işlemi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Başvuruya konu olayda Sakarya'nın Ferizli ilçesinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğünde müdür vekili olarak görev yapan başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmış, Soruşturma kapsamında düzenlenen 3/12/2017 tarihli disiplin soruşturma raporunda kınama cezası ile tecziyesi, idari tedbir yönünden Sakarya ili dışında başka bir birimde görevlendirilmesi önerisinde bulunulmuş, bu raporda getirilen teklif üzerine 16/2/2018 tarihinde başvurucunun Erzurum Valiliği emrine atama işlemi yapılmıştır.
Başvurucu eşinin serbest veteriner olarak görev yaptığı iddiasıyla Erzurum iline yapılan atama için dava açmış ise de, davası reddedilmiş ve bu karar İstanbul Bölge İdare Mahkemesince kesin olarak onanmıştır.
Yüksek Mahkeme mevzuata yer verdikten sonra " Aile yaşamının temel unsuru, aile ilişkilerinin normal bir şekilde gelişebilmesi ve bu bağlamda aile fertlerinin birlikte yaşaması hakkıdır. Bu hakkın kapsamının aile yaşamına saygı yükümlülüğünden ayrı düşünülmesi mümkün değildir" tespitini yapmıştır. Kararın devamında ise "Bununla birlikte kamu görevlilerinin görev yerlerinin değiştirilmesindeki takdir yetkisi kullanılırken Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülükler de dikkate alınmalı, naklen atama işlemine tabi tutulan kamu görevlisinin menfaatleri ile idarenin ihtiyaçları arasında makul bir denge gözetilmelidir. Bu hassas dengenin kurulup kurulmadığının denetiminde derece mahkemelerinin ortaya koyduğu gerekçeler büyük önem taşımaktadır " cümlelerine yer verilmiştir.
Gerekçe kısmında;
" Devlet memurlarının atama işlemlerinde, aile birliğinin sağlanması ve sürdürebilmesine ilişkin tedbirleri alma, aile hayatına saygı hakkı ile çocuğun üstün yararı ilkesinin devlete yüklediği pozitif yükümlülükler kapsamındadır. Bu bağlamda atama işlemlerinde, aile birlikteliğini bozmayacak ya da sürdürülebilmesi yönünde kişilere aşırı külfet yüklemeyecek şekilde hareket edilmesi ayrıca kişilerin menfaati ile atamadan beklenen kamusal menfaat arasında somut olayın koşulları irdelenerek adil bir dengenin gözetilmesi gerekir. Bu bağlamda başvurucunun atanmasına ilişkin tasarruflarda bulunulurken devletin bu yükümlülüğüne de yeterli ölçüde ağırlık verilmesi gerekir. Bununla beraber bu yükümlülük başvurucunun görev yerinin hiçbir koşulda değiştirilemeyeceği anlamına asla gelmemektedir. Bu noktada idare tarafından ortaya konulan gerekçeler ve derece mahkemelerinin bu gerekçeler ile ilgili değerlendirmeleri ehemmiyet arz etmektedir. Derece mahkemelerinin kararlarında bireye düşen fedakârlığın ağırlığının gözönünde bulundurulması ve gözetilen kamu yararının gerekleri ile bireyin temel hakkının korunması arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda somut olayda, atama işleminin başvurucunun aile hayatı üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkiler ile kamu hizmetinin etkin sunulması bağlamında kamu düzeninin ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik genel yarar arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediği değerlendirilmelidir" cümlelerine yer verildikten sonra kararın son kısmında ise;
"Başvurucunun eşinin aynı ilçede uzun süredir özel veteriner olarak çalıştığı, çocuklarının öğrenimine burada devam ettiği gözetildiğinde, başvurucunun ailesinden ve sosyal çevresinden çok uzak bir yere atamasının yapılarak burada yeniden bir düzen kurmasının beklenmesinin aile ilişkilerinin sürdürülmesi bağlamında başvurucuya aşırı bir külfet yükleyeceği açıktır. Mahkemenin başvurucunun Sakarya ili hudutlarında başka bir birim emrinde görevlendirilmesine ilişkin sonraki tarihli rapor ile başvurucunun ailesinin bulunduğu Sakarya ili ile Erzurum ili arasındaki uzaklığın dikkate alınması suretiyle daha yakın bir yere yapılacak atamanın aile birliğinin korunmasına yönelik etkileri konusunda hiçbir tartışma yapmadığı ve bir gerekçe ortaya koymadığı vurgulanmalıdır. Bu nedenle derece mahkemesi karar gerekçesinin atama işlemiyle güdülen kamu yararı meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli unsurlara sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bireysel başvuruya konu olayda aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır" şeklindeki gerekçe ile ihlal sonucuna ulaşmıştır.
Anayasa Mahkemesine göre soruşturma sonucu bile olsa bir eşin başka bir ile atanması halinde bu atamanın aile ilişkilerinin sürdürülmesi bağlamında başvurucuya aşırı bir külfet yükleyeceği, ilk derece mahkemesince eşin atandığı ilin uzaklığı dikkate alınarak daha yakın bir yere yapılacak atamanın aile birliğinin korunmasına yönelik etkileri konusunda gerekçe ortaya konulması gerektiği, derece mahkemesi kararında "atama işlemiyle güdülen kamu yararı meşru amacı ile başvurucunun aile hayatına saygı hakkı arasında adil denge kurulmasına yönelik ilgili ve yeterli gerekçenin" bulunması gerektiği, aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin kamu makamlarınca yerine getirilmediği sonucuna ulaşılırsa atama işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği açık ve net bir şekilde ifade edilmektedir.
Hem ulusal hem de uluslararası mevzuat uyarınca eşlerin aynı yerde çalıştırılmaları esas olup, aksi yöndeki uygulamaların dava konusu edilebileceği açık olduğu gibi yer verilen Anayasa Mahkemesi kararından sonra soruşturma sonucu bile olsa aile hayatına saygı hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin kamu makamlarınca yerine getirilmediğinin tespiti halinde yapılan atama işlemlerinin de dava konusu edilerek iptalinin sağlanması mümkün hale gelmiştir.
Av. Sadi KAYABAŞI