657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 131. Maddesine göre “Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.” denilmektedir. Ancak bu ifadeden ceza mahkemesi kararının dikkate alınmayacağı sonucunu çıkarmamak gerekir. Bu konuda Danıştay daireleri arasında bir görüş birliği bulunmamakta ise de, ceza mahkemesince verilen kararın fiilin sabit olup olmaması yönüyle disiplin mercileri tarafından da dikkate alınması gerektiği kuskusuzdur.
657 sayılı Kanunun 131.maddesinin 2.fıkrasında yer alan düzenlemede; adli süreç ve cezalarla disiplin süreç ve cezalarının birbirlerini etkilemeyeceği, her iki sürecin birbirinden bağımsız olduğu, memur hakkında mahkumiyet kararı verilmesi veya verilmemesinin disiplin cezasının tatbikine engel olmayacağı öngörülmüştür. Bu fıkrada; adli yönden verilen kararlar yönünden hiçbir ayırım gözetilmeksizin disiplin cezalarının bağımsız olarak verilebileceği düzenlenmişse de, memur hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde isnada konu suçu işlemedigi veya suçun yargılanan memur tarafından işlenmediğinin anlaşılması üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar ile beraat kararlarının disiplin soruşturması ve kovuşturmasında dikkate alınmaması mümkün değildir. Çünkü burada memurun isnada konu eylemi gerçekleştirmediği veya eylemin o memur tarafından işlenmediği '' maddi olgu '' olarak sabit hale gelmektedir. Bu durumda; ceza yargılamasında '' maddi olgu '' olarak tespit edilen hususun gözardı edilmesi ve memurun isnada konu eylemi gerçekleştirdiğinin kabulü ile hakkında disiplin cezası verilmesi mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesince masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden bahisle verdiği bazı kararlarda (201371503, 2013/2091, 2014/682) ceza mahkemesi kararının dikkate alınmaması adil yargılanma hakkının ihlali olarak değerlendirilmekte olup, ayrıca bazı kararlarda ise esaslı iddia niteliğindeki diğer mahkeme kararlarının değerlendirilmemesi (2017/38342) gerekçeli karar hakkının ihlali olarak değerlendirilmiştir.
Kanun koyucu, kamu hizmetlerinin uyum ve düzen içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla, bu hizmeti sunan kamu görevlileri için bazı kurallar öngörebilir ve bu kurallara uyulmasını temin etmek amacıyla çeşitli disiplin yaptırımları da belirleyebilir. Memurlara disiplin cezası verilmesindeki amaç, kamu hizmetinin yerine getirilmesinde, mevzuat ile belirlenen kuralları eksiksiz bir şekilde yerine getirmekle yükümlü ve yine mevzuat ile getirilen yasaklı davranışları yapmakla yasaklı kamu görevlilerinin hizmeti aksatan veya disiplin düzenini bozan davranışları cezalandırılması suretiyle kamu personelini disiplini bozacak davranışlardan caydırmak ve sonuçta bozulan kamu hizmeti düzenini sağlamaktır.
Kamu hizmetlerinden sürekli uzaklaştırılabilmek gibi ağır sonuçlara neden olabilen disiplin cezaları, ağırlığı ve önemi sebebiyle Anayasa'nın 38. maddesindeki suç ve cezalara ilişkin kurallara tabi tutulmuşlardır.
"Kanunsuz suç ve ceza olmaz" ilkesi uyarınca, ceza yaptırımına bağlanan her bir fiilin tanımının yapılması ve kanunun ne tür fiilleri suç sayarak yasakladığının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde önceden belirtilmesi gerekmektedir. Sözü edilen suç tanımlaması yapıldıktan sonra, suçun karşılığı olan cezanın ve suç sayılan fiili gerçekleştiren kamu görevlisinin hangi disiplin kuralını ihlal ettiğinin açık bir şekilde ortaya konulması da zorunludur. Söz konusu fiil, mevzuatta öngörülen tanıma uymuyorsa verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olacağı açıktır.
657 sayılı Kanun'un yukarıda anılan hükmü kapsamında ceza mahkemesi kararlarının disiplin cezalarına etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Disiplin cezasının sebebini oluşturan eylem ve davranışlar, aynı zamanda ceza kanununda da suç sayılabilir. Bu durumda, disiplin cezası yaptırımı ile birlikte adli ceza yaptırımı da uygulanabilir. Bu iki yaptırım türünün hukuki dayanağı, amaç ve sonuçları birbirlerinden farklıdır. Ceza yargılamasında suçun niteliği ve delillerin takdirinde uygulanan ilke ve kurallar ile disiplin hukuku açısından uygulanan ilke ve kurallar birbirinden farklı olduğundan, idarenin, kamu görevlisi hakkında disiplin cezası vermemesi, ceza mahkemelerince ceza verilmesine hukuki engel oluşturmayacağı gibi, aynı şekilde, ceza yargılaması sonucu beraat kararı verilmiş olmasının da, kuramsal olarak, disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Ancak; ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı ya da suçun o kişi tarafından işlenmediği gerekçesiyle verilen beraat kararının, disiplin cezası bakımından da sadece aynı suç nev'i bakımından bağlayıcı olacağı; bir başka ifadeyle, ceza yargılamasının (beraat kararının) konusunu teşkil eden suç, disiplin hukuku yönünden de aynı suç kapsamında değerlendirilerek disiplin cezası verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Ayrıca, ceza yargılaması neticesinde suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle ya da delil yetersizliğinden dolayı beraat eden memurun eylem, tutum ve davranışlarının tanımlanan bir başka disiplin suçu kapsamına girmesi halinde, disiplin hukuku yönünden yaptırım uygulanmasında hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Nitekim disiplin dairesi olan Danıştay 12. Dairesi de yeni tarihli bir kararında (2019/4813;
"Bir memura isnat olunan disiplin cezasına konu fiillerin, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre cezalandırılmasının gerekli olduğu durumda, disiplin cezası hakkında karar verilmesi için mevcut deliller yeterli görülmeyerek ceza mahkemesi kararına ihtiyaç duyulduğu kanaati hasıl olmuş ise, disiplin cezasına konu fiilin hukuki denetiminden önce ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerekmektedir.
...
Bu durumda, davacının hem ceza davasına hem de disiplin soruşturmasına konu olan fiilleri nedeniyle hakkında dava konusu işlemin tesis edildiği görülmekte ise de, "rüşvet almak" iddiasıyla yapılan ceza yargılamasında ise beraat kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi karşısında, ceza yargılaması sonucuna göre disiplin cezasına konu fiillerin işlenip işlenmediği konusunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeksizin ve ceza yargılaması sonucu beklenilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir." gerekçesiyle beraat kararını dikkate almayan idare mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.
Disiplin amirleri ve disiplin kurulları asliye/ağır ceza mahkemesi kararlarını yok sayamayacakları gibi aynı eylem nedeniyle verilen disiplin cezalarına karşı açılan davalarda da idare mahkemeleri ceza mahkemeleri kararlarını dikkate almak zorundadır.
Av. Sadi KAYABAŞI