657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 20. Maddesinde "Devlet memurları, bu kanunda belirtilen esaslara göre memurluktan çekilebilirler. " kuralına yer verilmiş, "Memurluğun Sona Ermesi: Çekilme" kenar başlıklı 94. Maddede ise "Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. " düzenlemesi yer almıştır. Kanun memurlara çekilme (istifa) hakkı tanıdığı gibi aynı maddede bir varsayım da hukuki sonuca bağlanmış ve "Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır" denilerek on gün süre ile kesintisiz göreve devam edilmemesi hali disiplin yaptırımına bağlanmak yerine memurun çekilme isteği olarak vaz edilmiştir.
Kanun metninde her ne kadar 10 gün süreyle kesintisiz göreve gitmeyen memurun çekilmiş sayılacağı düzenlenmekte olup, göreve gitmeyen memurların çekilme isteği somutlaşmasa da genellikle idareler, yazılı bildirim yaparak çekilmiş sayılmanın gerçekleştiğini ve kamu görevinin sona erdiğini bir idari işlem ile tebliğ etmektedir. Teknik anlamda istifa olarak kabul edilemeyecek olan bu idari işlem, esasen Kanunun vaz ettiği varsayımın tebliğinden ibaret olup, ihlali memurun kamu görevini sona erdirdiği dikkate alındığında idari yargı merciiileri önünde iptal davasına konu edinilebileceği açıktır.
Herşeyden önce vurgulamak gerekir ki 657 sayılı Kanunda devlet memurluğundan çıkarma disiplin yaptırımı olarak düzenlenmiş olup, 10 gün süre ile kesintisiz göreve devam etmeme hali ise disiplin yaptırımı olarak düzenlenmemiştir. Üstelik, 657 sayılı Kanunda, özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek “aylıktan kesme” (m. 125/C/b); özürsüz ve kesintisiz 3-9 gün göreve gelmemek “kademe ilerlemesinin durdurulması” (m. 125/D/b); özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek “devlet memurluğundan çıkarma” cezalarını gerektiren fiil ve haller arasında sayıldığı halde, “mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi” 94. madde uyarınca disiplin yaptırımı olarak düzenlenmemiştir.
Görevini terk eden memurun 94. madde uyarınca çekilmiş sayılmaya yönelik işlem tesis edilebilmesi için söz konusu görevin (izinsiz) veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın terk edilmiş ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmiş olması gerekir. Şayet görev terk edilmiş ise ilk olarak tespiti gereken husus terkin “izinsiz” veya kurumlarınca kabul edilen bir “mazeret” bulunmaksızın gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Memurun izinsiz olarak görevini terk ettiğinin kabulü için, bu terkin 657 sayılı Kanunun 23. maddesinde tanınan izin hakkına aykırı bir biçimde gerçekleşmiş olması gerekir.
Ayrıca Kanunun 94. maddesine dayalı olarak tesis edilecek çekilmiş sayılma işleminin “sebep” unsuru bakımından sıhhat kazanabilmesi için, görev terkinin “kabulü mümkün bir mazeret”e dayanmaması gerekir. Memurun görevine gelmesini engelleyen, İdarece, makul ve meşru bir mazeret oluşturduğu kabul edilebilir bir takım maddi veya hukuki durum ya da sebeplerin varlığı halinde, 94. madde uyarınca çekilmiş sayılma işlemi yapılması mümkün değildir. Madde ile İdareye memur tarafından ileri sürülen mazereti kabul edip etmeme noktasında takdir yetkisi tanınmışsa da, İdare’nin bu yetkiyi, kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun, keyfilikten uzak, objektif ve makul bir biçimde kullanması gerekir
Bu bağlamda, "hastalık, “kaza”, “ulaşım aksaması”, “sokağa çıkma yasağı”, tutukluluk veya "gözaltına alınma" gibi fiili veya hukuki durum ya da imkânsızlık halleri memurun göreve devam edememesine mazeret oluşturan sebepler olarak kabul edilmelidir. Memurun göreve gelememesinin mazur görülebilmesi için , söz konusu durumun resmi bir belge (sağlık raporu vb) ile ispat edilmesi veya duruma göre İdarece yapılacak incelemede tespit edilebilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Danıştay 12. Dairesinin ” D. 12. D., E. 2001/4008 sayılı kararında;
"…(D)avacının 10 gün süre ile göreve gelmediği tespit edilen günlerde tutuklu olarak cezaevinde bulunduğu konusunda kuşkuya yer bulunmadığı, bu durumda tutukluluk halinde davacının fiili olarak göreve başlayamayacağı açık olduğundan kabul edilebilir mazeret niteliği taşıyan tutukluluk halinin dikkate alınmayarak tesis olunan dava konusu işlemde mevzuata uyarlık görülmediği…” denilerek tutukluluk hali,
Danıştay 5. Dairesinin 1981/2907 sayılı kararında;
"Davacının görevine devam etmediği süre içinde gözaltında bulunduğu ihtilafsız olduğuna göre, bu süre zarfında mazeretsiz olarak göreve gelmediğini kabul etmek … görevden çekilmiş saymak mümkün değildir” denilerek gözaltı hali mazeret olarak kabul edilmiştir.
Uygulamada ve açılan davalarda en sık karşılaşılan husus ise, göreve devam edilmeyen 10 günlük süre için rapor alınması ve bu raporun kuruma ibraz edilmemesi yada usulüne uygun rapor alınmaması halidir. Danıştay daireleri genellikle her iki durumu da geçerli mazeret olarak kabul etmektedir. Danıştay D. 16. Dairesinin , E. 2015/25188 sayılı kararında;
“…Bir Devlet memurunun usule aykırı olarak hastalık raporu aldığının, istirahat süresi dolduktan ve ilgili memur görevine başladıktan sonra tespit edilmesi durumunda, hukuken geçerli olan doktor raporunun içeriğiyle ilgili aksi bir tespit bulunmaksızın memur için mazeretsiz görevini terk ettiğinden söz edilemeyeceği gibi göreve gitmediği süreleri mazeretsiz göreve gitmediği süre şeklinde değerlendirilmesi ve kabul edilmesi mümkün değildir. Zira ilgili Devlet memuru, kanunen yetkili hekim tarafından düzenlenen hastalık raporunu o tarih itibariyle usul ve fenne uygun olmadığını bilmeden geçerli kabul ederek bu raporda lüzumu gösterilen süre kadar istirahatli olduğu düşüncesiyle görevine gitmediğinden ve sözkonusu sağlık özrü geçerli bir mazeret olduğundan bu sürenin mazeretsiz görevi terk şeklinde nitelendirilmemesi gerekir.” denilmektedir.
Memur hakkında çekilmiş sayılma muamelesi yapılabilmesi için görevi “mazeretsiz” veya “izinsiz" bir biçimde terk halinin kesintisiz bir şekilde 10 gün devam etmesi gerekmektedir. Memur, izinsiz ya da mazeretsiz bir içimde başlayan devamsızlık sürecinde, 10 gün içinde bir gün olsa bile görevine gelmiş veya gelmese bile izin almış yada ya da sonradan kabul edilebilir bir mazereti ortaya çıkmış ise devamsızlık kesintiye uğramış olur. Kesinti olması halinde Danıştay çekilmiş sayılma işlemini hukuka aykırı bulmaktadır. Danıştay 12. Dairesinin D. 12. D., E. 2016/8793, sayılı kararında;
“…Halk Kütüphanesinde memur olarak görev yapan davacı tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca müstafi sayılmasına ilişkin … işlemin iptali istemiyle açılan davada; davacının onbeş gün süreyle işe gelmediğinin sabit olduğu ancak bu terkin kesintisiz olarak devam etmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı…” sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Danıştay, 10 günlük sürenin hesabında araya giren tatil günlerinin de dikkate alınması gerektiğini aksi taktirde kesintisiz olarak 10 gün göreve gelmeme durumunun fiilen mümkün olamayacağı” yönünde kararlar vermektedir. Danıştay 16. Dairesinin D. 16. D., E. 2013/1262, 2014/391 sayılı kararında açıkça;
"Danıştay’ın yerleşik içtihadları doğrultusunda, müstafi sayılma için, göreve gelmeme eyleminin başlayacağı on günlük sürenin, haftasonu ve resmi tatil günlerinden itibaren başlatılamayacağı açık olduğundan, davacının hastaneye başvurduğu 7.8.2012 tarihine kadar, müstafi sayılması için gereken on günlük sürenin dolmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır/ Bu durumda, davacının müstafi sayılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir. " denilmektedir.
657 sayılı Kanunda yer alan disiplin düzenlemeleri uyarınca memurun görevini izinsiz ve mazeretsiz terk ettiğinin anlaşılması halinde, sözkonusu terkin kesintisiz bir biçimde 10 gün sürmesi beklenmeden disiplin soruşturması açılması sürecinin başlatılması gerekmektedir. Bununla birlikte, bu süreçte memurun görev yerini terk kesintisiz bir biçimde 10 günü doldurduğunda artık disiplin süreci yerini çekilmiş sayılma işlemi yapılmasına yönelik sürece bırakmalı, diğer bir ifade ile ilgili tahkikat disiplin soruşturması olmaktan çıkıp, çekilmiş sayılmaya yönelik bir incelemeye dönüşmelidir. (Cenk Şahin, Devlet Memurları Kanununun 94. Maddesi Uyarınca “Çekilmiş Sayılma” İşleminin Nitelik ve Koşulları ile Öğretim Elemanları Bakımından Uygulanabilirliğine Yönelik Değerlendirmeler, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XXIII, Y. 2019)
Sonuç olarak, çekilmiş sayılma için 10 gün kesintisiz izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmeme şartları aranmakta olup, bu iki şartın gerçekleşmesi halinde memuriyetten çekilmiş sayılma gerçekleşecektir. Özellikle hastalık ve sağlık sebepleri nedeni ile göreve gelmeme halinde bu durumun hekim raporu ile ispatı halinde çekilmiş sayılma işlemlerinin iptaline ilişkin yargı kararları tesis edilmektedir.
Av. Sadi KAYABAŞI