Özellikle üniversiteler ve belediyelerde kamu personelinin zaman zaman kadro görevi dışında görevlendirmelere maruz kaldığı, kısa ve uzun dönem sürebilen bu uygulamalar dışında daire başkanı, müdür amir gibi personelin de kamu yararı dışında görevlendirmelere maruz kalabildiği görülmektedir.Üniversitelerde yeni seçilen rektör, belediyelerde ise seçimi kazanan başkan tarafından yapılan bu uygulamalar idare mahkemelerinden dönmektedir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 3. maddesinde, sınıflandırma, kariyer ve liyakatin temel ilkeler olduğu, 4. maddesinde asli ve sürekli kamu hizmetlerinin memurlar ile ifa edileceği, 33. maddesinde kadrosuz memur çalıştırılamayacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanununun 76. maddesinin birinci fıkrasında, “Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecesine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, yerleşmiş Danıştay içtihatları uyarınca (Danıştay 5. Daire, E:1995/3956, K:1998/1460) memurun kendi kadro görevinde çalıştırılması esastır.
Anılan mevzuat ile personel atamaları konusunda idarelere tanınan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerinden olup, bu yetki kullanılmak suretiyle tesis edilen işlemlerin ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde sözü edilen bu durumun dava konusu işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Kamu hizmetinin yürütülmesinde, memurun bir başka yerde geçici görevle görevlendirilmesi, olağan bir yöntem olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından zorunluluk bulunması halinde istisnai olarak başvurulabilecek bir müessesedir.
Memurun kendi kadro görevi dışında bir işte görevlendirilmesi ne kadar hukuka aykırı ise zaruret bulunan hallerde görev süresi belirtilerek ve rızası alınarak görevlendirme yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde idari yargı merciileri " geçici görevlendirme suretiyle davacının hizmetine ne şekilde ihtiyaç duyulduğu, " hangi somut görevi yapacağı hususunun davalı idarece belirtilmediği, " işlemde görevlendirme süresinin de gösterilmediği" vb gerekçeler ile görevlendirme işleminin iptaline karar verebilmektedir.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin E:2018/578 sayılı kararında "teknisyen yardımcısı olarak görev yapan kamu görevlilerine yönelik olarak görev alanına girmeyen hizmetlerin yerine getirilmesini öngören görevlendirmelerin ise yapılamayacağı" gerekçesiyle teknisyen yardımcısı olan davacının hizmetli kadrosunda çalıştırılmasına ilişkin işlemin iptaline karar vermiştir.
Tarafımızdan açılan bir davada İstanbul 9. İdare Mahkemesince "(2022/2536) "Ancak, ..... ...... Daire Başkanı olan davacının, hangi acil kamusal hizmeti karşılamaya yönelik olarak muhasebe biriminde görevlendirildiği hususunun davalı idarece açık ve somut olarak ortaya konulamadığı, öte yandan, ... ... .... Üniversitesi, ..., .... Başkanlığında şef olan davacının ..... Daire Başkanı olarak atanmasına ilişkin ........ tarihli işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkememizin ...... tarih ve E:, K:sayılı ilâmı ile 'dava konusu işlemin iptaline' karar verildiği de dikkate alındığında, davacının altı ay süreyle Mimarlık Fakültesi'nde görevlendirilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçesiyle daire başkanı olan davacının alt görev olan şef kadrosunda görevlendirme işleminin iptaline karar verilmiştir.
Şüphesiz her idari işlemin temel amacı kamu yararı olup, görevlendirme işlemlerinde de kamu yararı amacının güdülmesi gerekmektedir. Kamu yararı amacı taşımayan, kişisel ve subjektif nedenlere dayanan görevlendirme işlemleri hukuka aykırı olduğu kadar devamı halinde mobbing de gündeme gelebileceğinden bu tarz işlemlerin tesisi halinde vakit kaybetmeden idari yargı merciiilerine başvurulması gerekmektedir.
Av. Sadi KAYABAŞI