KAYABAŞI

Sit Alanlarında Yapı Kayıt Belgesi Geçerli Midir?

Sit Alanlarında Yapı Kayıt Belgesi Geçerli Midir?
Sit Alanlarında Yapı Kayıt Belgesi Geçerli Midir?

3194  sayılı  İmar  Kanununun  18  Mayıs  2018  tarihli  ve  30425  sayılı  Resmî  Gazetede yayımlanarak  yürürlüğe  giren  7143  sayılı  Vergi  ve  Diğer  Bazı  Alacakların  Yeniden Yapılandırılması  ile  Bazı  Kanunlarda  Değişiklik  Yapılmasına  İlişkin  Kanunun  16’ncı  maddesi ile  eklenen  geçici  16’ncı  maddesinin  birinci  fıkrasında;  "Afet  risklerine  hazırlık  kapsamında ruhsatsız  veya  ruhsat  ve  eklerine  aykırı  yapıların  kayıt  altına  alınması  ve  imar  barışının sağlanması  amacıyla,  31/12/2017  tarihinden  önce  yapılmış  yapılar  için  Çevre  ve  Şehircilik Bakanlığı  ve  yetkilendireceği  kurum  ve  kuruluşlara  31/10/2018  tarihine  kadar  başvurulması, bu  maddedeki  şartların  yerine  getirilmesi  ve  31/12/2018  tarihine  kadar  kayıt  bedelinin ödenmesi  halinde  Yapı  Kayıt  Belgesi  verilebilir.  Başvuruya  konu  yapının  ve  arsasının mülkiyet  durumu,  yapı  sınıf  ve  grubu  ve  diğer  hususlar  Bakanlık  tarafından  hazırlanan  Yapı Kayıt  Sistemine  yapı  sahibinin  beyanına  göre  kaydedilir."  hükmüne,  dördüncü  fıkrasında  ise; "Yapı  Kayıt  Belgesi  verilen  yapılarla  ilgili  bu  Kanun  uyarınca  alınmış  yıkım  kararları  ile tahsil  edilemeyen  idari  para  cezaları  iptal  edilir."  hükmüne  yer  verilmiş;  31.12.2018  günlü  ve 538  sayılı  Cumhurbaşkanlığı  Kararnamesi  ile  Yapı  Kayıt  Belgesi  başvuru  süresinin 30/06/2019  tarihine  kadar  uzatılmasına  karar  verilmiştir.

İmar barışı olarak da bilinen Geçici 16. Maddenin yürürlüğe girmesinden sonra özellikle III. Derece sit alanında kalan taşınmazlar için alınan yapı kayıt belgelerinin geçerli olup olmadığı, bu belgeler ile yıkım işlemlerinin durup durmayacağı vb birçok hukuki sorun gündeme gelmiştir. 

Farklı bölge idare mahkemelerinin farklı kararlar vermesi üzerine konu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunu önüne gelmiş ve içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir. 

Bu kapsamda, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 24/11/2020 tarih ve E:2020/1260, K:2020/1528 sayılı kararı ile "III. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen taşınmazda yapılan yapı hakkında, yapı kayıt belgesi alındığı ve iptal edilmediğinden, kesin yapı yasağı bulunmayan, koruma kurulundan izin alınmak suretiyle de olsa yapı yapılabilecek bir alanda (III. derece arkeolojik sit) ruhsatlı bina üzerine, ruhsatsız yapılan ilave yaşama alanı için yapı kayıt belgesinin geçerli sayılarak, işleme konu yapının korunması gerekirken, yerin salt III. derece arkeolojik sit alanında kaldığından bahisle, yapı kayıt belgeli imalatın, belediyesince yıkılması yolunda alınan koruma bölge kurulu kararında hukuki isabet bulunmadığına" karar verilmiştir. 

Ankara 4. İdare Mahkemesinin 21/02/2019 tarih ve E:2018/249, K:2019/332 sayılı kararında ise "

Uyuşmazlık konusu olayda; I. ve III. derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen yerdeki inşai faaliyetin, basit tadilât ve tamirat kapsamında görülmesine olanak bulunmayıp, bu tür fizikî ve inşaî müdahalenin ancak Koruma Bölge Kurulunun kararına bağlı olarak yapılabileceği ve izinsiz yapılması halinde de kaldırılmasının yasal zorunluluk olduğu, Bu durumda; Koruma Bölge Kurulunun izni ve onayı alınmadan yapılan imalatların yıkılmasına yönelik Kurul kararı ve kurul kararı uyarınca tesis edilen, aykırılıkların yıkılarak kaldırılmasına yönelik Yenimahalle Belediye Başkanlığı Yapı Kontrol Müdürlüğü işlemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığına" karar verilerek yapı kayıt belgesi geçersiz sayılmıştır.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu ise 2023/7 sayılı kararı ile önce hem 3194 sayılı İmar Kanuna hem de 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa atıf yapmış, devamında ise "Başvuruya konu kararlar arasındaki aykırılık; III. derece arkeolojik sit alanında, Kültür ve Turizm Bakanlığından izin alınmadan inşa edilen yapılara, İmar Kanunu'nun geçici 16. maddesine dayalı olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili birimlerince düzenlenen yapı kayıt belgelerinin,   Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca (KVKBK) verilen "izinsiz yapıların kaldırılmasına" ilişkin kararlarını, hukuka aykırı hale getirip getirmeyeceği hususundan kaynaklanmaktadır." cümlesiyle uyuşmazlığı özetlemiştir.

Kararın devamında ise Geçici 16. Maddeye eklenen "2960 sayılı Kanun " ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesine  açılan E:2019/21, K:2020/51 sayılı karara atıf yapılarak;

"Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, hem İmar Kanunu'nun 4. maddesi, hem özel kanun olan 2863 sayılı Kanun'un amacı ile tarihi ve kültürel mirasın korunması ve geleceğe aktarılmasının önemi, hem de imar barışına ilişkin işlemlerin yürütülmesinde yetkili olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın görüş yazıları birlikte değerlendirildiğinde, korunan yerler açısından, KVKBK'dan izin alınmadan inşa edilen yapılar hakkında yapı kayıt belgesi düzenlenemeyeceği, düzenlenmiş olması halinde de bu belgenin, ilgililere herhangi bir hak bahşetmeyeceği ve 2863 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari işlemleri hukuka aykırı hale getirmeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, ret kararları doğrultusunda giderilmesi gerekmektedir." gerekçesiyle sit alanında kalan taşınmazlar için alınan yapı kayıt belgelerini geçersiz saymıştır.

Yapı kayıt belgesini düzenleyen İmar Kanununun Geçici 16. Maddesinde ruhsatsız yapılara ilişkin bir sınırlama bulunmadığı gibi sınırlama yalnızca 31.12.2017 öncesi yapılan yapılara ilişkin olduğundan 2863 sayılı Kanun kapsamında lan korunması gereken yapılara ilişkin İDDK görüşü imar barışının amacına aykırıdır.Usulüne uygun başvuru yaparak bedelini ödeyen herkesin yapı kayıt belgesi ile kazanılmış hakkı olduğundan yargı kararı ile sınırlama getirilmesi Kanunun amacına aykırı olmuştur. 


Av. Sadi KAYABAŞI 


Paylaş:
Son Blog Yazıları
18 Kasım 2024 Pazartesi
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 54. maddesinde; ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının cebren tahsil olunacağı, 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olu...
15 Kasım 2024 Cuma
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10'uncu maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenl...
14 Kasım 2024 Perşembe
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararıamacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması...