KAYABAŞI

Vergi Usul Kanunu Değişikliği Açıkça Anayasaya Aykırıdır.

Vergi Usul Kanunu Değişikliği Açıkça Anayasaya Aykırıdır.
Vergi Usul Kanunu Değişikliği Açıkça Anayasaya Aykırıdır.

Yıllardır tartışılan ve birçok mükellefin haksız yere cezalandırılmasına neden olan Vergi Usul Kanunu, 15 Nisan 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7394 sayılı Kanun ile kısmen değiştirilmiş ve kaçakçılık suçları yönüyle ceza indirimi öngörülmüştür. Değişiklik içeren cümleler şu şekildedir;

" Bu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir.Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya  başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır."

Görüldüğü üzere yeni getirilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi davası açılmaması, açılmış ise feragat edilmesi şartı getirilmiş olup, getirilen bu düzenleme açıkça Anayasaya aykırı olduğu gibi vergi yargısını ve kararlarını tanımama anlamına gelmektedir.

Vergi idaresince denetim geçiren mükellefler hakkında denetim sonucu sahte fatura düzenleme/kullanma nedeniyle vergi suçu raporu hazırlanarak savcılığa suç duyurusunda bulunulmakta, aynı zamanda bu mükellefler hakkında başta vergi tekniği raporu olmak üzere vergi inceleme raporları (KDV, Kurumlar Vergisi, Stopaj vb) düzenlenmektedir. Bu raporlarda getirilen teklif doğrultusunda da mükellefler hakkında bir yada üç kat tutarlı vergi ziyaı cezalı çeşitli vergiler (KDV, kurumlar, stopaj) vb) tahakkuk ettirilmektedir.Genellikle 3 kat tutarlı kesilen bu vergiler yüksek rakamlar içerdiğinden mükellefler tarafından vergi mahkemelerine davalar açılmaktadır.

Açılan bu davalar sonucu vergi yargısı sahte fatura düzenleme/kullanma tespitinin hukuki olup olmadığını incelemekte, vergi müfettişi tarafından Yürütülen vergi incelemesinin hukuka aykırı olduğuna karar verirse tarhiyatı kaldırmaktadır. Kesinleşen bir davada vergi mahkemesince verilen kararın ilgili kısmı şu şekildedir;

"Bu durumda, davacı adına düzenlenen faturaların sahte olduğu konusunda açık ve somut bir tespit bulunmadığından dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır."

Görüldüğü üzere vergi yargısı, yaptığı yargılama ile sahte fatura düzenleme/kullanma için yeterli tespit olmadığına karar vererek vergi tarhiyatını kaldırmış ve karar kesinleşmiştir.

Genellikle aynı inceleme nedeniyle mükellef hakkında vergi suçu raporu düzenlendiği için bu mükellef aynı zamanda asliye ceza mahkemesinde VUK 359. Maddeye muhalefet etme suçundan yargılanmaktadır. Yapılan yeni düzenleme ile vergi davasını kazanan, sahte fatura düzenleme/kullanma yönüyle vergi yargısında hakkında olumlu karar verilen bu mükellef ceza indiriminden faydalanabilmek için  ödeme yapmalı, bunun için de önce açtığı davadan feragat etmelidir. Bu kural, açıkça Anayasaya aykırı olup, hayatın olağan akışına da aykırıdır.

Kanunun yayımından sonra hemen hemen tüm asliye ceza mahkemeleri ilk celsede vergi dairesine ödeme yapılıp yapılmadığını sorarak kolay yolu seçmişlerdir. Vergi davası açtığımızı, davanın kazanıldığını ve kesinleştiğini söylemememize rağmen hemen hemen hiçbir asliye ceza mahkemesi, vergi yargısının kararlarını dikkate almamıştır. Milyonlarca TL tutan vergi tarhiyatı vergi yargısınca delil yokluğundan kaldırılırken, asliye ceza mahkemeleri 1/2 ceza indirimi için bu tutarların vergi dairesine ödenmesini beklemektedir. Kanunu düzenleyenler herhalde böyle bir sonucu öngörmemiş olacaklar ki, bugüne kadar vergi dairelerine kayda değer bir ödeme de yapılmamıştır.

Vergi suçu raporu yazılan yani asliye ceza mahkemelerine götürülen inceleme dosyalarında 3 kat tutarlı ceza yazılmaktadır. Dolayısıyla vergi yargısına götürülen rakamlar çok yüksek olup, bir mükellefin bu tutarları ödemesi olanaksızdır. Örneğin 100.000 TL tutarlı bir fatura için KDV, özel usulsüzlük vb eklendiğinde yaklaşık 900.000.00 TL vergi cezası çıkmakta olup, mükellefler bu tutarı ödemek yerine vergi davası açmayı tercih etmektedir.

Yeni düzenleme ile mükellefler bu tutarı ödeme yada 1/2 indirimden yararlanmayarak hapis cezası dilemmasına sokulmaktadır. Kanun değişikliğinin vergi yargısını unutması nedeniyle Adalet Bakanlığı tarafından değil, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlandığını düşünmemiz çok acımasız bir eleştiri olmayacağı gibi ülke çapında elliden fazla vergi mahkemesi olduğu dikkate alındığında Adalet Bakanlığının bu kadar mahkemeyi nasıl yok saydığını anlamakta zorlanmaktayız.

Üstelik Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2013/3703 Karar sayılı kararında "Vergi  Mahkemesine açılan davaların akıbetleri sorulup, kararların kesinleşmesi halinde onaylı birer örnekleri de dosyaya getirtilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması yasaya aykırıdır."  denilmesine rağmen Adalet Bakanlığı bile vergi yargısını görmezden gelerek düzenleme yapmıştır. Anayasanın 125. Maddesine, Yargıtay içtihatlarına ve hayatın olağan akışına aykırı olan bu düzenlemenin değişmesi şarttır. 

Anayasa'nın 125. maddesinin birinci fıkrasında, 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır'; 155. maddesinin birinci fıkrasında ise 'Danıştay, idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar' hükmü yer almaktadır.

Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa'da adlî ve idarî yargı ayrımına gidilmiş ve idarî uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı, özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacaktır. Bu durumda idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idarî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasakoyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir.

Anayasamız yargı ayrılığını benimsemiş olup, vergi mahkemeleri de idari yargı alanında özel mahkemelerdir. Sahte fatura düzenleme/kullanma konusunda yazılan vergi raporlarını en iyi denetleyecek olan da vergi yargısıdır. Sahte fatura düzenleme/kullanma yönüyle yeterli tespitin olmadığı sonucuna varan vergi yargısı kararından sonra, asliye ceza mahkemesince aksine bir sonuca varılması gerekçeli karar hakkının ihlalidir.Bu yönüyle, VUK 359. maddede yapılan değişiklik eksik olduğu kadar Anayasaya da açıkça aykırıdır, bir an önce düzeltilmesi şarttır.


Av. Sadi KAYABAŞI 




Paylaş:
Son Blog Yazıları
8 Temmuz 2024 Pazartesi
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na 6638 sayılı Kanununun 32. maddesi ile Geçici 27. madde eklenmiş ve (bazı ünvanlı kadroları işgal edenler dışında) 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilm...
1 Temmuz 2024 Pazartesi
Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce Genel Müdürlük statüsünde kamu hizmeti yürütmüş olup, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi an...
1 Haziran 2024 Cumartesi
Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonları tarafından yapılan zabıt katipliği sözlü sınavları öncesinde, sınav komisyonlarınca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon...