6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620'nci maddesinde, adi ortaklık sözleşmesinin, iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olduğu, bir ortaklığın, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılacağı; 625'inci maddesinin birinci fıkrasında, yönetimin, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortakların ortaklığı yönetme hakkına sahip olduğu; 637'nci maddesinde, kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortağın, bu kişiye karşı bizzat kendisinin alacaklı ve borçlu olacağı, ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortakların ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olacakları, kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisinin var sayılacağı, ancak temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olmasının şart olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
3065 sayılı Kanunun 44'üncü maddesinde, katma değer vergisinin, bu vergiyle mükellef gerçek veya tüzelkişiler adına tarh olunacağı, şu kadar ki adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi birinin katma değer vergisine muhatap olacağı düzenlenmiştir.
3065 sayılı Kanunun 44'üncü maddesi hükmüne göre, katma değer vergisi prensip olarak vergi mükellefi olan gerçek veya tüzel kişiler adına tarh olunacaktır. Ancak bu genel kuralın uygulanmasına imkan görülmeyen istisnai durumlarda katma değer vergisi tarhiyatının muhatabının kimler olacağı anılan maddede iki bent halinde ayrıca gösterilmiştir. Tüzel kişiliği olmayan adi ortaklıklarda mükellefiyet, bütün ortakları kapsayacak şekilde tek bir hesap üzerinden tesis edilir. Eğer katma değer vergisi mükellefi bir adi ortaklık ise, katma değer vergisinin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap olacaktır. Zira, katma değer vergisinde adi ortaklık müstakil bir birim ve mükellef teşkil eder; ancak ortaklığın ayrı tüzel kişiliği olmadığından, vergi borcuna muhatap olma ve ödeme mükellefiyeti ortaklara düşer. 3065 sayılı Kanunun 44'üncü maddesinde yer alan hükümle, tarhiyata muhatap olarak kimin alınacağı hususunda doğabilecek duraksamaları gidermek bakımından, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere ortaklardan herhangi birinin tarhiyatın muhatabı olacağı hükmü getirilmiştir.
Bu açık hükme rağmen, özellikle re'sen yapılan KDV tarhiyatlarında ortaklar adına değil, adi ortaklık adına vergi salındığı görülmektedir. Tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklıklarda mükellefiyet, bütün ortakları kapsayacak şekilde tek bir hesap üzerinden tesis edilecek olup, atma değer vergisinin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi biri tarhiyata muhatap olacaktır.Vergi idaresi ise, ya adi ortaklık nazıma yada mükerrer bir şekilde ortakların tümüne birden tarhiyat yapmakta olup, usule aykırı olan bu tarhiyat dava konusu edildiğinde vergi yargısınca iptal edilmektedir.
Nitekim, Bursa Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesince (2022/616) bu hususa vurgu yapılmış;
"Uyuşmazlıkta, 3065 sayılı Yasa gereği müteselsil sorumlu olan ortaklardan herhangi biri adına düzenlenmesi gereken vergi/ceza ihbarnamesinin adi ortaklık adına düzenlenmiş olması, anılan Kanunun 44'üncü maddesine uygun düşmediğinden, dava konusu cezalı tarhiyatta bu yönüyle hukuka uygunluk, davanın kabulüne ilişkin istinafa konu vergi Mahkemesi kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır" şeklindeki gerekçe ile Yerel Mahkeme gerekçesine ilaveten tarhiyatın hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Av. Sadi KAYABAŞI