KAYABAŞI

MÜDÜR VE EŞDEĞER KADRODA İKEN İHRAÇ EDİLEREK OHAL KOMİSYONU KARARI İLE GERİ DÖNEN KAMU PERSONELİ HAKKINDA

MÜDÜR VE EŞDEĞER KADRODA İKEN İHRAÇ EDİLEREK OHAL KOMİSYONU KARARI İLE GERİ DÖNEN KAMU PERSONELİ HAKKINDA
MÜDÜR VE EŞDEĞER KADRODA İKEN İHRAÇ EDİLEREK OHAL KOMİSYONU KARARI İLE GERİ DÖNEN KAMU PERSONELİ HAKKINDA

15 Temmuz hain FETÖ/PYD darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal  önlemleri olarak 667, 668, 669, 670, 672, 673, 675, 677, 679, 683, 686, 689, 692, 693, 695, 697 v3 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile FETÖ mensubu olduğu iddiasıyla binlerce kamu personelinin görevine son verilmiştir. 

7075 sayılı Kanun ile Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuş ve KHK'lar ile ihraç edilen kamu personelinin OHAL Komisyonuna başvurmaları zorunlu hale getirilmiştir.

Bu arada 7075 sayılı Kanun ile müdür yardımcısı ve daha ütü ve eş değer yöneticilik görevinde bulunanların yöneticilik görevinden önceki görevlere atanmasına ilişkin yasal düzenleme yapılmıştır. Kanunun  "Kararların uygulanması" başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında "Ancak müdür yardımcısı veya daha üstü ile bunlara eşdeğer yöneticilik görevinde bulunmakta iken kamu görevinden çıkarılmış olanların atamalarında, söz konusu yöneticilik görevlerinden önce bulundukları kadro ve pozisyon unvanları dikkate alınır." düzenlemesi ne yer verilmiş, ancak Anayasa Mahkemesi 24/12/2019 tarih ve E:2018/159; K:2019/93 sayılı kararıyla "...kuralda terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Millî Güvenlik Kurulunca karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti, aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı bulunmadığı kabul edilen bu kişilerin yöneticilik görevlerine atanmamasına neden olabilecek fiili veya hukuki bir zorunluluk belirtilmeden, kişilerin anılan görevlere atanması yönünde idareye bir takdir yetkisi tanınmadan ve emredici bir hükümle anılan kişilerin zorunlu olarak yöneticilik görevlerinden önceki görevlere atanacağının öngörülmesinin kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği anlaşılmaktadır. Anılan kişilerden yönetici olarak istifade edilmesi kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacını gerçekleştirmek bakımından daha yararlı görülmesi durumunda bile kural uyarınca kategorik olarak bu kişilerin yöneticilik pozisyonunda değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. Bu anlamda kuralın anılan amaca ulaşılması bakımından elverişli bir araç öngörmediği de açıktır. Bu yönleriyle kuralla özel hayata saygı gösterilmesi hakkına getirilen sınırlama demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı gibi ölçülülük ilkesini de ihlal etmektedir." gerekçesiyle  bu kanun hükmünü iptal etmiştir.

İptal kararından sonra OHAL Komisyonu kararı ile kamu görevine geri dönüp yöneticilik görevinden önceki görevlere atananlar (yazı işleri müdürü, vergi dairesi müdürü vb) tarafından açılan idari davalarda farklı bölge idare mahkemeleri tarafından farklı kararlara imza atılmış, bölge idare mahkemeleri arasındaki aykırılığın giderilmesi için konu Danıştay'a taşınmıştır.

Danıştay konuyu önce usul yönüyle incelemiş, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliğine değindikten sonra “Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararı sonucunda yeni bir hukuki durumun ortaya çıktığı açıktır. Nitekim davacıların, oluşan bu yeni hukuki duruma göre, haklarında işlem tesis edilmesi için yaptıkları başvurular, İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamındadır.” şeklindeki gerekçe ile başvuru üzerine tesis edilen işlemlerin yargısal denetiminin yapılabileceğine karar vermiştir.

Kararın devamında ise İdari Dava Daireleri Kurulu;

"Bu nedenle, idarelerin, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine oluşan yeni hukuki duruma göre, davacıların 2577 sayılı Kanun'un 10. maddesi kapsamında yaptıkları başvuruları, ileriye dönük olarak, ilgili mevzuat, başvurucuların atanma yeterliliğini taşıyıp taşımadığı ve boş kadro durumu yönlerinden değerlendirmesi ve haklarında işlem tesis etmesi gerekirken; işin esası hakkında değerlendirme yapılmaksızın başvuruların zımnen ya da Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümeyeceği gerekçesiyle reddedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir."

gerekçesiyle Bölge İdare Mahkemesi kararları arasındaki aykırılığın, yukarıda belirtilen gerekçe ile dava konusu işlemlerin iptali doğrultusunda giderilmesine karar vermiştir.

Danıştay İdari dava daireleri Kurulu, ilgili mevzuat, atama yeterliliği ve boş kadro yönüyle atanma talebinin incelenmesi gerektiğini, bu şartların mevcudiyeti halinde OHAL kararı öncesi müdür ve eşdeğer kadroda görev yapanların aynı kadrolara atanması gerektiğini vurgulamaktadır.

Anayasa Mahkemesi yeni tarihli bir bireysel başvuru kararında (İdare) bünyesinde memur olarak görev yaparken görevde yükselme sınavında başarılı olması üzerine müdürlük kadrosuna atanma talebinde bulunan başvurucunun idare mahkemesi kararı ile imar ve şehircilik müdürlüğüne atanması akabinde büro başkan danışmanlığı kadrosuna atanması üzerine yapılan başvuruda konuyu incelemiş ve özel hayata saygı ilkesi çerçevesinde değrlendimiştir. Yüksek Mahkeme;

51. Bu itibarla geçici görevlendirme işlemi tesis edilirken heangi somut gerekliliklerin bulunduğunun açıkça ortaya konulmadığı, ayrıca yargı kararları dikkate alınmaksızın başvurucunun atanmaya hak kazandığı kadroda çalışmasına imkân sağlanmadığı gözetildiğinde İdarenin anılan tasarruflarının keyfîlik taşıdığı yönündeki iddiaların tümüyle temelsiz olmadığı değerlendirilmiştir. Öte yandan kamu otoritelerinin naklen atama ve görevlendirme konusundaki takdir yetkisinin, işlemin kişinin özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil ettiği hallerde daralacağı gözetilmelidir. Buna karşın Daire tarafından yapılan istinaf incelemesinde Mahkemenin tespitlerinin aksine İdarenin yönetici pozisyonundaki çalışanların atama ve görevlendirmelerinde geniş takdir yetkisi bulunduğunun belirtilmesi ile yetinilmiş ve başvurucunun itirazları hakkında hiçbir değerlendirme yapılmamıştır.

52. Dolayısıyla Dairenin kararında; gerek ilk derece mahkemesi tarafından ortaya konulan gerekçeler gerekse başvurucunun ileri sürdüğü iddia ve itirazlar hakkında hiçbir değerlendirme yapılmaksızın salt İdarenin takdir yetkisine atıf yapılarak karar verildiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda yapılan değerlendirmelerde İdarenin geniş takdir yetkisi içinde hareket ederek süre ve kapsamı açık şekilde belirlenmeksizin görevlendirme yapabileceğini kabul eden idari ve yargısal kararların müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı konusunda ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli gerekçeleri içerdiği söylenemeyecektir. Neticede somut olaydaki müdahale demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk koşulunu sağlamamaktadır.

53. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

şeklindeki gerekçe ile idari davalara ilişkin şu tespitlere vurgu yapmıştır;

1-Geçici görevlendirme işlemi tesis edilirken hangi somut gerekliliklerin bulunduğunun açıkça ortaya konulması gerektiği,

2-Başvurucunun atanmaya hak kazandığı kadroda çalışmasına imkân sağlanmadığı gözetildiğinde İdarenin anılan tasarruflarının keyfîlik taşıdığı yönündeki iddiaların tümüyle temelsiz olmadığı,

3-Kamu otoritelerinin naklen atama ve görevlendirme konusundaki takdir yetkisinin, işlemin kişinin özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil ettiği hallerde daralacağı,

4-Başvurucunun ileri sürdüğü iddia ve itirazlar hakkında hiçbir değerlendirme yapılmaksızın salt İdarenin takdir yetkisine atıf yapılarak karar verildiği,

5-İdarenin geniş takdir yetkisi içinde hareket ederek süre ve kapsamı açık şekilde belirlenmeksizin görevlendirme yapabileceğini kabul eden idari ve yargısal kararların müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı konusunda ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli gerekçeleri içerdiği söylenemeyeceği,

İdari yargıda açılan birçok atama davasına ışık tutan bu kararda Yüksek Mahkeme idarenin takdir yetkisinin sınırına vurgu yapmış, özel hayat yönüyle konuyu incelemiş ve ihlal kararı vermiştir. Yukarıda yer verilen Danıştay İDDK kararı ile Anayasa Mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde müdür ve eş eşdeğer görevlerde iken kamu görevinde ihraç edilenlerin  OHAL Komisyonu kararı sonrası yeniden aynı görevde çalışmalarına engel bir durumun olmadığı ortaya çıkmakta olup, atanma talebiyle yapılacak başvurular sonrası idari yargıya başvuru yapılarak eski kadro görevine dönüş yolu açılabilecektir. 

Av. Sadi KAYABAŞI

Paylaş:
Son Blog Yazıları
1 Aralık 2024 Pazar
01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari para cezalarının birçoğu idari yargı merciilerinin görev alanında çıkarılarak sulh ceza mahkemelerini görev alanına alınmış, Karayollları Trafik kanununda yapılan değişikliler ile birlikte idare mahkemesinin görev alan...
24 Kasım 2024 Pazar
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da, anılan Kanun kapsamında belli faaliyetlerde görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhâl veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma ya da hastalık sonucu ölmeleri ...
22 Kasım 2024 Cuma
Pasaport Kanununun “Pasaport veya vesika verilmesi yasak olan haller:" kenar başlıklı 22. Maddesinde;Yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere ve terör örgütlerine aidiyeti, iltisa...