KAYABAŞI

İmar Planlarına Karşı Dava Açma Süresi

İmar Planlarına Karşı Dava Açma Süresi
İmar Planlarına Karşı Dava Açma Süresi

İmar planı, insan, toplum, çevre ilişkilerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini ve gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır.

İmar planları ilana tabi genel düzenleyici işlemlerdir. 2577 sayılı İYUK’un 7.maddesinde, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açılabileceği kurala bağlanmıştır. Bu bağlamda, İmar planlarına karşı bir aylık ilan süresinin sonunu izleyen günden itibaren 60 günlük idari dava açma süresi içerisinde doğrudan dava açılabilir.

Öte yandan, özel bir Kanun olan 3194 sayılı Kanunun 8/b maddesi ile 30 günlük askı süresi içerisinde plana karşı itiraz etme imkânı getirilmiştir. Bu durum karşısında imar planlarına karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında itiraz edilmesi durumunda itirazın reddi veya zımnen reddi tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde dava açılması gerekmektedir.

Askı süresi içerisinde yapılan itirazın, 60 günlük cevap verme süresi içerisinde yazılı olarak reddedilmesi durumunda, ret kararının ilgilisine yazılı olarak bildirilmesini takip eden günden itibaren 60 gün içerisinde dava açılması gerekir.

İtirazın reddine ilişkin işlem 1 aylık askı süresi bitmeden tebliğ edilirse, 60 günlük dava açma süresi tebliğ tarihinden itibaren değil, askı süresinin son gününü izleyen günden itibaren başlayacaktır.

Bir aylık askı süresi içinde yapılan itiraza, askı süresinin son gününü takip eden 60 gün içerisinde cevap verilmezse, itiraz zımnen reddedilmiş sayılır.Bu durumda, zımni ret süresini takip eden 60 gün içerisinde dava açılmalıdır.

İmar planının iptali için dava açmadan önce belediye ya da il genel meclisine itiraz etmek dava açabilmek için ön şart değildir. Ancak zorunluluk olmamasına rağmen itiraz edilmesi durumunda sürelerin itiraza göre değerlendirilmesi gerekir. 

Kesinleşen imar planlarına karşı yukarıda belirtilen sürelerde dava açılmasa dahi, imar planının uygulanması niteliğini taşıyan işlemlerle veya plan değişikliği başvurusunun reddine ilişkin işlemle birlikte imar planına karşı her zaman dava açmak mümkündür.

İmar planlarına karşı doğrudan dava açma sürelerinin geçirildiği hallerde imar planlarının uygulama işlemleriyle birlikte yahut uygulama işleminden bağımsız olarak dava konusu yapılması da mümkündür. Uygulamada özellikle imar planlarına karşı doğrudan dava açma sürelerinin geçirildiği hallerde  kamulaştırma, imar düzenlemesi (parselasyon), yapı ruhsatı, imar durum belgesi gibi uygulama işlemleriyle birlikte  imar planlarının da dava konusu edilmesi mümkündür.

Hiçbir uygulama işlemi olmasa bile imar durum belgesi ile birlikte dayanağı imar planının iptali istenebilecektir. Danıştay 6. Dairesi içtihatlarla da bu durum kabul edilmekte olup, imar durum belgesi ve dayanağı imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılan davanın 2577 sayılı Kanunun 7/4. Maddesi uyarınca süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir. 

Fakat, 14/2/2020 tarih ve 7221 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle İmar Kanunu’nun 8. maddesine eklenen 8. fıkrayla; “Kesinleşen imar planları veya parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her halde beş yıl içinde dava açılabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.İmar planları veya parselasyon planlarına karşı dava açma süresini kesinleşme tarihinden itibaren 5 yılla sınırlandıran bu düzenlemenin, Anayasa’da güvence altına alınan hak arama hürriyetine ve mahkemeye erişim hakkına aykırı olduğunu düşünmekteyiz.

Bursa 2. İdare Mahkemesine açtığımız davada anılan Mahkemece 2021/10 sayılı dosyada "“… veya parselasyon planları…” ibaresinin Anayasa’nın 13., 35., 36. ve 125. maddelerine aykırılığını ileri sürerek iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurulmuş ve Anayasa Mahkemesinin 2021/20 esasına kayden açılan davada itirazın reddine karar verilmiştir.Karar parselasyon planlarına ilişkin olup, gerekçesinde şu cümlelere yer verilmiştir;

"İtiraz konusu kuralda parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren her hâlde beş yıl içerisinde dava açılabileceği hükmüne yer verilmiş, 3194 sayılı Kanun’un 19. maddesinin birinci fıkrasında ise parselasyon planlarının bir ay müddetle ilgili idarede asılacağı ayrıca mutat vasıtalarla duyurulacağı ve bu sürenin sonunda planın kesinleşeceği hükmüne yer verilmiştir. Parselasyon planlarının işin mahiyeti gereği bir veya birden fazla mahalleyi, dolayısıyla yüzlerce/binlerce kişiyle ilgili olması, kuralın kesinleşme işleminin parselleme yapılan yerdeki tüm taşınmazların mülkiyetine ilişkin belirsizliklerin biran önce giderilmesi amacına matuf olması ve kuralda öngörülen sürenin beş yıl olması karşısında kuralla öngörülen yöntemin Anayasa’nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen hükme aykırı bir yönünün olmadığı ve bu usülde yazılılık ve bildirme unsurlarının gerçekleşmediğinin söylenemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çerçevede kuralın Anayasa’nın sözüne aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

Kararın karşı oyunda belirtildiği üzere " Bu nedenlerle kişilere şahsen tebliğ edilmeyen parselasyon planlarına karşı kesinleşme tarihinden itibaren beş yıl geçtikten sonra dava açılamaması -bu planların kişilerin mülkiyet hakları üzerindeki etkisi de dikkate alındığında- muhataplara orantılı olmayan bir külfet yüklemekte" olup, imar planı yada parselasyon işlemlerine karşı açılacak davalara süre sınırı koymanın mülkiyet hakkının özüne dokunduğunu ve bu haliyle mahkemeye erişim hakkına engel olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz. 

Sonuç olarak, düzenleyici işlem olan imar planlarına karşı ilan tarihinden itibaren dava açılabileceği gibi bu plana dayalı olarak tesis edilen kamulaştırma, parselasyon, yapı ruhsatı vb işlemler de esas alınarak dava açılması mümkündür. Uygulama işleminin bulunmadığı hallerde imar durum belgesi ile de dava açılabileceği Danıştay içtihatları ile kabul edildiğinden imar durum belgesi ile de planların iptali istenebilecektir.


Av. Sadi KAYABAŞI 


Paylaş:
Son Blog Yazıları
8 Temmuz 2024 Pazartesi
3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na 6638 sayılı Kanununun 32. maddesi ile Geçici 27. madde eklenmiş ve (bazı ünvanlı kadroları işgal edenler dışında) 01/01/2015 tarihi itibarıyla İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Sınıf Emniyet Müdürü rütbesini ihraz edenlerden emeklilik veya yaşlılık aylığı bağlanabilm...
1 Temmuz 2024 Pazartesi
Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce Genel Müdürlük statüsünde kamu hizmeti yürütmüş olup, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesi ile birlikte 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi an...
1 Haziran 2024 Cumartesi
Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonları tarafından yapılan zabıt katipliği sözlü sınavları öncesinde, sınav komisyonlarınca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon...