Bilindiği üzere kolluk personeli hakkında disiplin hükümleri uzun yıllar Tüzük ile uygulanmaya çalışılmış, Danıştay tarafından Tüzüğün iptali üzerine önce 682 sayılı KHK ile, daha sonra da 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin kabul edilmesine Dair Kanun ile konu yasal mevzuata kavuşturulmuştur. Kanun yeni tarihli olmasına rağmen dokuz kez çeşitli maddelerinin iptali için Anayasa mahkemesine başvurulmuş olup, son olarak kolluk personelinin amirini eleştirmesi halinde verilen altı ay kısa süreli durdurma cezası Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Kanun’un 7. maddesinin (1) numaralı fıkrasında fiilin niteliğine göre personele verilebilecek disiplin cezaları; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kısa süreli durdurma, uzun süreli durdurma, meslekten çıkarma ve devlet memurluğundan çıkarma cezası olarak belirlenmiştir.
Kanunun 8. maddesinin 4. fıkrasında b bendinde altı ay kısa süreli durdurma cezasını gerektiren fiiller sayılmaktadır. Maddeye göre:
" 1) Doğrudan veya aracı eliyle astlarından ya da iş sahiplerinden hediye
veya borç almak.
2) Kabul edilebilir mücbir sebepler haricinde borçlanıp ödememeyi
alışkanlık haline getirmek.
3) Görevde kullanılan telsiz haberleşme araçlarıyla görevle ilgili olmayan
veya saygısızca konuşmalar yapmak ya da anlaşılmaz sesler çıkarmak.
4) Teslim aldığı her çeşit motorlu araç, makine, cihaz ve teçhizatta ağır
kusur veya hizmetten ayrılabilen kişisel kusurla hasara sebep olmak.
5) Görev içinde veya dışında amir yada üstlerinin eylem ve işlerini olumsuz
yönde eleştirici nitelikte söz söylemek yada yazı yazmak
6)Hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven
duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak.
7) Bir görevin kendisine tevdi edildiğini öğrendikten sonra mazeretler ileri sürmek suretiyle göreve başlamayı geciktirmek." 6 ay kısa süreli durdurma cezasını gerektirmektedir.
Polis memuru olan davacının, görev yaptığı polis merkezinin amiri olan komiser yardımcısına görevi içinde olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz söylediği gerekçesiyle altı ay kısa süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına yönelik işlemin iptali istemiyle Van 4. İdare Mahkemesinde açılan davada anılan Mahkemece kuralın Anayasa'ya aykırılığı öne sürülmüş, Yüksek Mahkemece, kuralda yer alan “…dışında…” ibaresinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından yalnızca içinde veya ibareleri ile sınırlı olarak inceleme yapılarak bu ibarelerin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi önce eleştiriyi tanımlamış;
"Olumsuz eleştiri kavramı belirli bir konu (fikir, kişi, olay, iş,
durum gibi) hakkında yapılan muhakeme ya da inceleme üzerine onun bir ya da
daha fazla sebepten dolayı tasvip edilmediği yönündeki kişisel değerlendirmenin
belirtilmesini ifade etmektedir. Kuralla, görev içinde amir ya da üstlerin
eylem veya işlemlerine yönelik olarak sadece olumsuz nitelikte eleştirici söz
söylemek ya da yazı yazmak şeklindeki fiiller için ceza öngörülmektedir. "
daha sonra da ifade özgürlüğüne vurgu yapılmıştır;
"Anayasa’nın 25. maddesinin birinci
fıkrasında herkesin düşünce ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğu belirtildikten
sonra “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26.
maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz,
yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma
hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya
fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.” hükmüne yer
verilerek ifade özgürlüğü güvence altına alınmıştır."
15. İfade özgürlüğü; kişinin haber ve bilgilere, başkalarının
fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı
kınanamaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla
serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına
aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Çoğunluğa muhalif olanlar da dâhil
olmak üzere düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye
paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve gerçekleştirme konusunda başkalarını
ikna etme çabaları, bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik
düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu
sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine
bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin
işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun, [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 33-34; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, §§ 35-36, 38).
16. Anayasa’nın 26. maddesinin asıl işlevi herhangi bir ayrım yapmaksızın
toplumdaki tüm kesimlerin ifade özgürlüğünü korumaktır. Kolluk personelinin
de dâhil olduğu kamu görevlileri de toplumun diğer bütün bireyleri gibi ifade
özgürlüğünden yararlanır
17. İtiraz konusu kuralla görev
içinde amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirici
nitelikte söz söyleyen ya da yazı yazan kolluk personeline disiplin cezası
verilme sine imkân tanınmak suretiyle
ifade özgürlüğüne bir sınırlama getirilmektedir.
18. Anayasa’nın 13. maddesinde “Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” denilmektedir.
19. Buna göre ifade özgürlüğüne sınırlama getirilirken temel hak ve özgürlüklerin
sınırlanması rejimini düzenleyen Anayasa’nın 13. maddesinin göz önünde
bulundurulması gerekmektedir. Anayasa’nın söz
konusu maddesi uyarınca ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamaların kanunla
yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebeplerine, demokratik toplum
düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir.
20. Bu kapsamda ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni
düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp kuralların keyfîliğe izin
vermeyecek şekilde belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler
niteliğinde olması gerekir.
...
Kararda disiplin ve hiyerarşi mesleği olan kollukta amir otoritesini sarsmamak
adına sınırlama ve yasak getirilmesinin kamu düzenini sağlama amacı güttüğü ve
meşru bir zemini olduğu vurgulandıktan sonra bu genel kuralın amir yada
üstlerin hiçbir şekilde eleştirilmeyeceği anlamına da gelmediğine vurgu
yapılmış, her türlü eleştirinin disiplin suçu kapssmına sokulması ise iptal
gerekçesi olarak yer almıştır. Yüksek Mahkeme;
"Kuralın lafzına bakıldığında görev içinde amir ya da üstlerin eylem veya
işlemlerini olumsuz yönde eleştirmenin disiplin suçunun oluşması için yeterli
görüldüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kural görev içinde amir ya da üstlerin
eylem veya işlemlerine yönelik olarak getirilen olumsuz eleştirinin otoriteyi
zedeleyen, kurumun hiyerarşik düzenine veya işleyişine zarar veren bir unsur
taşıyıp taşımadığı yahut genel olarak hizmet anlayışı içerisinde makul
karşılanabilir nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın her türlü eleştirinin
cezalandırılabilmesine imkân tanımaktadır. Bu itibarla kuralla ifade özgürlüğüne
getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı
sonucuna ulaşılmıştır." şeklindeki gerekçesi ile ifade özgürlüğüne
getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı
sonucuna varmıştır.
Bu karar ile görev içinde amir yada üstlerin eleştirilmesi halinde disiplin cezası verilemeyecek, devam eden davalar var ise cezaların iptaline karar verilecektir. Özellikle ego sahibi amirler tarafından kolluk personeline hemen her fırsatta disiplin cezası verildiği dikkate alındığında maddenin iptalinden sonra en azından eleştiri nedeniyle ceza verilmesi, inceleme ve soruşturma açılması artık söz konusu olmayacağından iptal kararının kurumdaki mesleki barış ve verimliği arttıracağı da açıktır.
Av. Sadi KAYABAŞI