Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî eğitim kurumları yöneticiliklerini ikinci görev olarak yürüteceklerin görevlendirilmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçme ve Görevlendirme Yönetmeliği yayımlanmış olup, Okul müdür ve müdür yardımcılıklarına bu Yönetmelik esas alınarak atama yapılmaktadır. Daha önce farklı isimlerle yayımlanan ve Danıştay tarafından bazı maddeleri hakkında iptal kararı verilen yönetmelik 05.02.2021 gün ve 31386 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup, Yönetmelik temel olarak yazılı ve sözlü sınav puan üstünlüğüne göre tercihleri de dikkate alınarak il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine valinin onayı ile müdür atamasının yapılacağını düzenlemektedir. Keza, Müdür başyardımcısı veya müdür yardımcısı atamaları da aynı usulle yapılmaktadır.
5442 İl İdaresi Kanununun 8/C maddesinde; " (A) ve (b) fıkralarında yazılı bütün memurların lüzumu halinde il içinde nakil ve tahvillerinin, mensup olduğu il idare şube başkanlarının inhası üzerine valiler tarafından icra edilmekle beraber mensup oldukları Bakanlıkları veya genel müdürlüklere sebepleriyle bildirileceği" kuralı yer almıştır.
Yönetmeliğin 38. Maddesinde ise "Eğitim kurumu yöneticilerinden haklarında yapılan adlî ve idarî soruşturma sonucu hazırlanan raporların yetkili amir ve kurullarca değerlendirilmesi sonucuna göre yöneticilik görevinden alınma teklifi getirilen eğitim kurumu yöneticileri, durumlarına uygun ihtiyaç bulunan eğitim kurumlarına öğretmen olarak atanır. Bu şekilde görevinden alınanlar, aradan dört yıl geçmeden yönetici olarak görevlendirilmek üzere başvuruda bulunamaz." hükümlerine yer verilmiştir.
Yönetmelik hem atanma kurallarını hem de görevden alınmayı düzenlemiş olup, buna göre yapılacak adli yada idari soruşturma sonucu hazırlanan rapora göre yetkili amir tarafından yöneticilik görevinden alınma teklifi getirilen müdür ve müdür yardımcıları öğretmen olarak atanabilmektedir.Uygulamada, en hafif disiplin cezası olan uyama cezası bile esas alınarak ilköğretim maarif/bakanlık maarif müfettişlerine soruşturma açılarak adli yönden bir teklif getirilmese de disiplin yönünden bir yada birkaç disiplin cezası ve idari yönden müdürlük/müdür yardımcılığı görevinden alınması teklifi yapılarak okul müdür ve müdür yardımcıları sınavla kazandıkları görevlerinden alınabilmektedir.
Yukarıda yer verilen kanun ve yönetmelik hükümleri ile; idarelere, personelin görev ve yerlerini değiştirme konusunda takdir yetkisi tanınmış ise de söz konusu takdir yetkisinin de mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gereği ilkeleri ile sınırlı olduğu, idarelerin personelin nakli konusunda tesis ettikleri işlemleri hukuken geçerli, ciddi ve somut nedenlere dayandırmak zorunda oldukları, bu yetkinin kamu yararı ve hizmet gereği göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciiince saptanması halinde söz edilen bu durumun dava konusu idari işlemin sebep ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği bilinen bir idare hukuku ilkesidir.
Yönetici olarak görev yapan personelin yöneticilik süresi içindeki tüm çalışmaları değerlendirilerek başarısı veya başarısızlığı hakkında bir sonuca varmak ve isnat edilen fiillerin yöneticilik görevinden alınmasını gerektiren nitelik ve ağırlıkta olup olmadığını tayin ve tespit etmek personel hukukunun gereğidir.
Genellikle yapılan soruşturmalar sonucu okul yöneticilerine hem disiplin cezası teklif edilmekte, hem yöneticilik görevi alınmakta hem de il içi yada il dışı başka bir ile öğretmen olarak atandıkları görülmektedir. Raporlarda isnad edilen fiiller ve verilen cezalar dikkate alındığında bu eylemlerin yöneticilik görevinden alınmasını gerektirmediği hemen göze çarpmaktadır. Ayrıca yerleşmiş Danıştay kararları uyarınca disiplin cezası ile birlikte görevden alma işlemi ikinci kez cezalandırma amacını taşıdığı açık olup, okul yöneticilerine birden fazla ceza verilme nedeni de görevden alma işlemini haklı çıkarmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir.
Danıştay 5. Dairesinin Danıştay Dergisinde yayımlanan E:2009/3013, K:2011/7360 sayılı yeni tarihli bir kararında naklen atama işlemine ilişkin açılacak davalarda, işlemin sebep unsuru yönünden dikkat çekici tespitleri bulunmaktadır. Karara göre:
“İdari kurumlar, görevlerini yerine getirebilmek bakımından, yönetici kadrolarına, bu kadroların görevlerini yerine getirebilecek nitelik ve yeterlikte personel ataması yapmak zorundadırlar. Bu konuda atamaya yetkili amirlerin takdir yetkileri bulunduğu gibi, o görev için en uygun kişiyi seçme görevleri de vardır. Bu bakımdan, bu şekilde atanan kişilerin, görevin gerektirdiği koşullara sahip ve o görevi yerine getirmeye en uygun personel olduklarının kabulü zorunludur. Bir göreve atanan personelin o görevden alınması da, kendisinden kaynaklanan olumlu ya da olumsuz hususlardan dolayı olabilir. Görev gereklerini yerine getiremediği, yetersiz ve başarısız olduğu, ya da görev başında kalmasında kendisinin veya kurumunun itibarı yönünden sakıncalı sayılabilecek tutum ve davranışları gibi olumsuz nedenler alınma gerekçesi oluşturabileceği gibi; birikiminden yararlanma amacıyla daha üst bir göreve atanmak üzere seçilmesi gibi olumlu nedenler de görev değişikliğinin hukuki sebebini oluşturabilir. Ancak, kişiden kaynaklanmayan, onun dışındaki, bilhassa idarenin işlem ve eylemleri sonucu oluşan nedenlerle görevden alma işlemi, hukuka uygun olarak nitelendirilemez.”
Danıştay 5. Dairesinin okul yöneticiliğinden alınanlar hakkında açılacak davalara yön gösterebilecek bu kararında açıkça yönetici kadrolarına yapılacak atamalarda nitelik ve yeterlik şartı aranarak, en uygun kişinin seçilmesi gerektiği, görevden alınma konusunda ise ya olumsuz bir durumun sözkonusu olması yada üst göreve terfi şeklinde yöneticinin görevine son verilmesi gerektiği, bunların dışındaki görevden alma işleminin hukuka uygun olarak nitelendirilemeyeceği ifade edilmekte olup, bu karar dikkate alındığında başarılı bir yönetici iken kadro görevinden daha düşük bir statü olan öğretmenlik kadrosuna atananların idari yargı merciilerine başvurarak haklarını aramaları gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi de 17.11.2021 günü Resmi gazetede yayımlanan 2018/11772 sayılı kararında görevlendirme işlemi yönünden yapılan incelemede özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Konuya başka bir perspektiften yaklaşan Yüksek Mahkeme;
"42. Bazı kamu görevlilerinin hizmetin niteliği gereği belirli nedenlerle veya dönemlerde başka yerlere atanmaları ya da görevlendirilmeleri söz konusu olabilir. Bu konuda İdareye belirli bir takdir alanı tanınması makul karşılanmalıdır. Kişilerin birtakım mazeretler çerçevesinde başka yere atanma veya görev yerinin değiştirilmemesi konusunda talep hakları var ise de atamaya ilişkin mazeretlerini değerlendirip karara bağlayacak olan idarenin -kendi mevzuatı çerçevesinde- ifa edilen kamu hizmetinin gerekleri, insan kaynaklarının verimli kullanılması, teşkilat yapısının elverişliliği ve benzeri faktörleri dikkate alarak bu talepleri karşılayamaması olağandır. Zira kamu hizmetinin sağlıklı ve kesintisiz bir şekilde yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri almak, ilgili idarenin öncelikli görevi ve sorumluluğudur (İhsan Asutay, § 39).
43. Bu noktada kamu hizmetlerinin sürekliliği ve düzenliliği ilkesi ile kamu görevlilerinin özel hayatına saygı hakları arasında adil bir dengenin gözetilmesi ve alınan tedbirin bireyselleştirilmesi gerekir. Başka bir anlatımla temel haklara müdahale teşkil eden işlemin temelini oluşturan meşru amaç karşısında bireye düşen fedakârlığın ağırlığı, başvurucunun mesleğinin niteliği ve atama işlemine tabi tutulmasına neden olan koşullar göz önünde bulundurulmalı, kamunun veya kimi zaman başka bir bireyin menfaati ile müdahalenin süjesi olan bireyin menfaati arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığı belirlenmeli ve tedbirin gerekliliği konusunda somut olaya özgü açıklamalarda bulunulmalıdır (Serhat Oyman, B. No: 2017/25497, 13/10/2020, § 55).
44. Ayrıca özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olma ve ölçülülük ilkelerine uygun olduğu konusunda idari ve yargısal makamlar tarafından oluşturulan gerekçelerin ikna edici nitelikte ilgili ve yeterli olması gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ata Türkeri, §§ 45, 47; Murat Deniz, B. No: 2014/5318, 21/9/2016, § 66). Yine söz konusu tedbirlerin yargısal denetiminin usule ilişkin gereklilikler yerine getirilerek etkili bir şekilde ve makul bir süre içinde tamamlanması önemlidir"
Cümlelerine yer vermekte, kararın devamında da;
46. Somut olayda belediyede fen işleri müdürü olarak görev yapan başvurucu, kademedeki büro başkan danışmanı olarak görevlendirilmiştir.
...
49. Yukarıda ayrıntıları ile belirtildiği üzere hizmetin niteliği gereği belirli nedenlerle veya dönemlerde kamu kurumları tarafından atama ve görevlendirme işlemi yapılmasında belirli bir takdir alanı bulunduğu açıktır. Ancak bu takdir yetkisi keyfî şekilde kullanılmamalı, işlemin keyfîlik içermediği konusunda idare ve yargısal makamlarca ilgili ve yeterli gerekçeler açıklanmalıdır. Keyfîliğe yol açan ve hiçbir gereklilik ortaya konulmadan tesis edilen işlemler, işlemin muhataplarının temel haklarına ağır bir müdahale olarak kabul edilebilir." gerekçesiyle " kamu hizmetlerinin sürekliliği ve düzenliliği ilkesi ile kamu görevlilerinin özel hayatına saygı hakları arasında adil bir dengenin gözetilmesi ve alınan tedbirin bireyselleştirilmesi gerektiği" şeklinde geniş bir perspektif sunmaktadır.
Şüphesiz, soruşturma raporlarında okul yöneticilerinin özel hayatına saygı gösterilmediği gibi yöneticilik görevinden alınmayı gerektirmeyen, uyarma-kınama gibi hafif disiplin cezaları ile kapatılması gereken basit fiiller nedeniyle birçok müdür/müdür yardımcısının görevinden alındığı görülmektedir. Özellikle aylıktan kesme cezası verilerek okul yöneticiliğinin önü kapatılmakta olup, hem disiplin cezaları hem de yöneticilik görevinden alınmaya karşı dava açılarak sınav ile kazanılmış hakların korunması için mücadele edilmesi gerekmektedir.
Av. Sadi KAYABAŞI