KAYABAŞI

İmar Planına Dayalı Kamulaştırma Davaları

İmar Planına Dayalı Kamulaştırma Davaları
İmar Planına Dayalı Kamulaştırma Davaları

Kamulaştırma Kanununun 6. maddesinin son fırkasında “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” hükümlerine yer verilmiştir.Kamu yararı kararına dayanmayıp imar planına yada özel plan yada projesine dayalı olarak da kamulaştırılma yapılması mümkün olduğundan kamulaştırma işleminin iptali için öncelikle dayanağı planların iptalinin istenilmesi gerekmektedir.

İmar planına dayalı kamulaştırmalarda imar planı kamu yararı kararı yerine geçtiğinden ayrıca kamu yararı kararına gerek olmamakla birlikte, kamulaştırma işlemine başlandığını gösteren bir kararın alınması yeterli olmaktadır.

3194 sayılı İmar Kanununun "İmar programları, kamulaştırma ve kısıtlılık hali:" kenar başlıklı 10. Maddesinde "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder" kuralına yer verilmektedir.

Anayasa’nın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

İmar planına dayalı kamulaştırmaların yasal düzenleme gereği beş yıllık programa alınarak beş yıl içinde yapılması zorunlu ise de, birçok kurumun beş yıl içinde kamulaştırma yapmaması nedeniyle hukuki el atma davaları açılmaktadır. İmar planına dayalı kamulaştırma yapılırken taşınmazın kamulaştırma amacına özgülenmesi gerekmekte olup, imar planında gösterildiği  amaç dışında kullanılması da hukuken mümkün değildir. Eğer taşınmazın imar planında belirtilen amaç dışında başka bir amaçla kamulaştırılması sözkonusu ise bu taktide imar planında değişiklik yapılması gerekmektedir.Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 1974/2 sayılı kararı da bu duruma açıkça vurgu yapmaktadır.

İmar planlarının düzenleyici işlem olduğu tartışmasız olup, plana dayalı bir kamulaştırma yapıldığında imar planlarına karşı dava açma süresi geçmiş olsa bile kamulaştırma işleminin iptal davasına konu olması durumunda imar planının hukuka aykırılığı öne sürülebilir.Nitekim, 2577 sayılı Kanunun 7/4. Maddesinde de ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği açıkça düzenlenmiştir.

Kamulaştırma ve dayanağı imar planlarına karşı açılan davalarda yargı merciilerinin kamulaştırma amacına uygun olarak ihtiyaç unsurunun gerekli olup olmadığının tespiti ve bu amaçla keşif yapılması gerektiğine karar verilmektedir.Zağnos Paşa Camii Koruma Alanı içinde kalan taşınmazın meydan olarak kamulaştırılması amacıyla açtığımız davada Danıştay 6. Dairesinin 2017/7046 sayılı kararı ile "  idare mahkemesince nazım imar planı ile uygulama imar planıyla öngörülen kullanım kararlarının planlanan ulaşım sistemine, imar mevzuatına, planlama esaslarına ve şehircilik ilkelerine uygunluğu, kamulaştırma işlemlerinin de yürürlükte bulunan uygulama imar planına uygunluğu açısından değerlendirilerek gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerekirken" şeklindeki gerekçe ile Balıkesir İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.

Tören alanı olarak ayrılan taşınmazın kamulaştırılması ve dayanağı imar planının iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare Mahkemesi kararı Danıştay 6. Dairesinin E. 2004/926 K. 2006/762  sayılı kararı ile bozulmuştur. Kararda;

"Tören alanları, bir önem atfedilmiş günlerde sadece o gün için toplanma amaçlı olarak kullanılacak alanlardır. Süreli ve geçici olarak tanımlanabilecek böyle bir ihtiyaç için herhangi bir taşınmazın sürekli olarak imar planında bu amaca tahsis edilmesinde bir zorunluluk bulunmamaktadır. Aksine bir görüşün, imar planlarının kamu yararı için toprağın korunma ve kullanma dengesini en rasyonel biçimde sağlama fonksiyonuyla örtüşmeyeceği açıktır.

Nitekim, İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara Dair Yönetmelikte lejant hükümleri arasında "Tören Alanı" şeklinde bir gösterime yer verilmemiştir.

Kaldı ki, bu nitelikteki bir ihtiyacın ilgili idarelerce imar planında başka amaçlara ayrılan yerlerin geçici olarak tahsisi suretiyle giderilmesi de mümkündür.

Bu itibarla, belirtilen amaçla ayrıca yer ayrılmasına ilişkin imar planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uyarlık bulunmadığından dava konusu imar planı ve bu plan uyarınca yapılan kamulaştırma işlemi hakkında İdare Mahkemesince yeniden karar verilmesi gerekmektedir." şeklindeki gerekçe ile ihtiyaç unsuruna vurgu yapılmıştır.

Anayasa Mahkemesinin 1999/33 sayılı kararında da vurgulandığı üzere "İmar planlarının uygulamaya geçirilmesindeki kamusal yarar karşısında mülkiyet hakkının sınırlanmasının demokratik toplum düzeninin gerekleriyle çelişen bir yönü bulunmamakta ise de, itiraz konusu kuralın (3194/13. madde)neden olduğu belirsizliğin kişisel yarar ile kamu yararı arasındaki dengeyi bozarak mülkiyet hakkını kullanılamaz hale getirmesi, sınırlamayı aşan hakkın özüne dokunan bir nitelik taşımaktadır." İmar planına dayalı kamulaştırmaların mülkiyet hakkının özüne dokunmaksızın beş yıllık süre içinde yapılması zaruri olduğu gibi plana dayalı kamulaştırmalarda planın şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile kamu yararına uygun olup olmadığının açılacak iptal davasında öne sürülmesi halinde hem kamulaştırmanın hem de dayanağı imar planının iptali gündeme gelebilecektir.

Av. Sadi KAYABAŞI 


Paylaş:
Son Blog Yazıları
1 Aralık 2024 Pazar
01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari para cezalarının birçoğu idari yargı merciilerinin görev alanında çıkarılarak sulh ceza mahkemelerini görev alanına alınmış, Karayollları Trafik kanununda yapılan değişikliler ile birlikte idare mahkemesinin görev alan...
24 Kasım 2024 Pazar
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da, anılan Kanun kapsamında belli faaliyetlerde görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhâl veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma ya da hastalık sonucu ölmeleri ...
22 Kasım 2024 Cuma
Pasaport Kanununun “Pasaport veya vesika verilmesi yasak olan haller:" kenar başlıklı 22. Maddesinde;Yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere ve terör örgütlerine aidiyeti, iltisa...