KAYABAŞI

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenlerinin Bitmeyen Çilesi

Teknoloji ve Tasarım Öğretmenlerinin Bitmeyen Çilesi
Teknoloji ve Tasarım Öğretmenlerinin  Bitmeyen Çilesi

1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 43. maddesinde; öğretmenliğin, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleği olduğu, öğretmenlik mesleğine hazırlığın genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanacağı belirtilmiş, “Öğretmenlerin nitelikleri ve seçimi” başlıklı 45. maddesinde; öğretmen adaylarında genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon bakımından aranacak niteliklerin Millî Eğitim Bakanlığınca tespit olunacağı, öğretmenlerin, öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından ve bunlara denkliği kabul edilen yurtdışı yükseköğretim kurumlarından mezun olanlar arasından, Millî Eğitim Bakanlığınca seçileceği, hangi derece ve türdeki eğitim, öğretim, teftiş ve yönetim görevlerine, hangi seviye ve alanda öğrenim görmüş olanların ne gibi şartlarla seçilebileceklerinin yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenlerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin "atama şartları" başlıklı 11. maddesinde, öğretmenlik görevine atanacaklarda 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartların yanısıra özel şartlar arasında, mezun olduğu yükseköğretim programının Talim ve Terbiye Kurulunun öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararına göre atanacağı alana uygun olmak şartının da aranacağı hüküm altına alınmıştır.

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı,

1- 2004 yılındaki 119 sayılı kararıyla "İş Eğitimi (İş ve Teknik Eğitimi, Ev Ekonomisi, Ticaret" alan öğretmenliğini kaldırmıştır.

2- İptal nedeniyle, bu alan öğretmenliğine başvuru hakkı olan bölüm mezunları ile 2006-2007 eğitim öğretim döneminde bu bölümlerde okumakta olanlara, "Teknoloji ve Tasarım" alan öğretmenliğine bir öncelik hakkı olmadan başvuru hakkı verilmiştir.

3- Ancak daha sonra, "İş Eğitimi" alan öğretmenliğine başvuru hakkı olan bölümlere öğrenci alındığı gerekçesiyle, 2009 yılında 80 sayılı kararıyla yeni bir düzenleme daha yapılmış ve bu kez 2009-2010 eğitim öğretim dönemi ve bu dönem öncesinde mezun olanlara da "Teknoloji ve Tasarım" alan öğretmenliğine bir öncelik hakkı olmadan başvuru hakkı verilmiştir. Yani başvuru hakkı genişletilmiştir. Genişletme gerekçesi de sadece bu bölümlere öğrenci alınmasına devam edilmesidir.

Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'nın 07.07.2009 tarih ve 80 sayılı Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarına Öğretmen Olarak Atanacakların Atamalarına Esas Olan Alanlar İle Mezun Oldukları Yükseköğretim Programları ve Aylık Karşılığı Okutacakları Derslere İlişkin Esaslara uygun olarak hazırlanan 2012 Şubat Dönemi Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Klavuzunun "öğretmenlik için aranılan genel ve özel şartlar" başlıklı 3. maddesinin 4. fıkrasında; "mezun olduğu yükseköğretim programının Talim Terbiye Kurulunun öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararına göre atanacağı alana uygun olmak" şartı da yer almış olup, anılan Talim Terbiye Kurulu Kararına ekli çizelgenin 77. sırasında Teknoloji ve Tasarım Alanına 1. Endüstriyel Teknoloji Öğretmenliği, 2. İş ve Teknik Eğitimi Öğretmenliği, 3. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü, 4. Endüstriyel Tasarım Bölümü mezunlarının başvuruda bulunabilecekleri/atanabilecekleri belirtilmiş; geçici 4.maddesinde;" 14/07/2005 tarihli ve 192 sayılı Kurul kararı ile 2006-2007 öğretim yılından itibaren uygulamadan kaldırılan "İş Eğitimi (İş ve Teknik Eğitimi, Ev Ekonomisi, Ticaret)" alan öğretmenliğine, Karar eki çizelgede kaynak gösterilen yükseköğretim programlarından mezun olanlar ile 2006-2007 öğretim yılında ilgili fakültelerde bu dersin öğretmenliği için öğrenim görmekte olanların, "Teknoloji ve Tasarım" alanı öğretmenliğine atanmalarına herhangi bir öncelik tanınmadan devam edilir." kuralına yer verilmiştir. Diğer yandan anılan kılavuzun "öğretmenliğe kaynak programlar" başlıklı 5. maddesinin 5.1.b bendinde de bu kurala paralel düzenleme getirilmiştir.

Bu süreçte, iş ve teknik resim öğretmenliği, İş Eğitimi (İş ve Teknik Eğitimi, Ev Ekonomisi, Ticaret"), çiçek-örgü-dokuma öğretmenliği gibi bölümlerden mezun olanlar Milli Eğitim Bakanlığınca açılan kontenjanlara başvuru yapamadıkları gibi bu sebeple yüzlerce dava açılmış, başvurusu kabul edilen bir kısım öğretmenlerin ise başvuruları daha sonra bakanlıkça iptal edilerek birçok idari davanın açılmasına sebebiyet verilmiştir.

Bu arada, "Teknoloji ve Tasarım" alan öğretmenliğine, yukarıda bahsedilen ölümlerden bağımsız olarak başvuru hakkı olan Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Bölüm mezunları, 2009 yılındaki düzenlemenin gereksiz bir genişletme yarattığı gerekçesiyle dava açmış , dosyayı görüşen Danıştay 12. Dairesi, Endüstriyel Teknoloji Eğitimi Bölüm mezunlarını haklı bulmuş ve Talim Terbiye Kurulunun 80 nolu kararın ilgili geçici maddesini iptal etmiştir.

Son olarak, bireysel başvuru yolu ile Anayasa Mahkemesine götürülen bir olayda, YÖK'ün uygun yazısına rağmen Danıştay 12. Dairesince iptal kararlarının bozulmadığı ve YÖK Yazısı dikkate alınmadan karar verildiği ortaya çıkmıştır.

Başvuruya konu olayda Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Dokuma ve Örgü Öğretmenliği Bölümünden mezun olan davacı   Aydın'ın Nazilli ilçesinde bir devlet okuluna teknoloji ve tasarım öğretmeni olarak atanmış, Göreve başlamasının ardından İdarenin 18/12/2012 tarihli işlemiyle başvurucunun öğretmenliğe atanmasına ilişkin işlem iptal edilmiştir. İşlemin gerekçesinde, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (5) numaralı alt bendi ile aynı Kanun'un 98. maddesinin (b) bendine yer verilerek başvurucunun gördüğü eğitimin atandığı alana uygun olmadığı belirtilmiştir.Bu işleme karşı açılan davanın reddi üzerine temyiz incelemesi için dosya Danıştay'a gönderilmiş, Danıştay 12. Dairesince 8/4/2014 tarihinde ara kararıyla, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından (YÖK) başvurucunun mezun olduğu lisans programı ile 12/7/2004 tarihli Talim Terbiye Kurulu kararının 8. maddesinin (c) bendi uyarınca 2004-2006 yılları arasındaki-o zamanki adı iş eğitimi öğretmenliği olan- teknoloji ve tasarım öğretmenliğine atanma hakkı tanınan çiçek-örgü-dokuma öğretmenliği lisans programının eş değer programlar olup olmadığı, eş değer değilse aralarında teknoloji ve tasarım öğretmenliğine atama ve bu görevi ifa etme bakımından önemli bir fark bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Ayrıca endüstriyel teknoloji öğretmenliği bölümü, iş ve teknik eğitimi öğretmenliği bölümü, endüstri ürünleri tasarım bölümü ve endüstriyel tasarım bölümü mezunlarının teknoloji ve tasarım öğretmenliğine atanma hakkı olduğundan söz konusu dört bölümün müfredatı ile verilen eğitimin birbiri ile karşılaştırılması istenmiştir.

YÖK 5/2/2015 tarihli yazısı ile  başvurucunun mezun olduğu lisans programı ile 12/7/2004 tarihli Talim Terbiye Kurulu kararının 8. maddesinin (c) bendi uyarınca 2004-2006 yılları arasındaki-o zamanki adı iş eğitimi öğretmenliği olan- teknoloji ve tasarım öğretmenliğine atanma hakkı tanınan çiçek-örgü-dokuma öğretmenliği lisans programının eş değer program olduğu, mezun olunan programın teknoloji ve tasarım öğretmenliği alanına kaynak gösterilen programlar arasında yer aldığı belirtilmiştir. 

Danıştay 12. Dairesi  YÖK'ün yazısına rağmen delillerin değerlendirilmesi hususunda bariz hata bulunmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçeleriyle temyiz başvurusunu reddetmiştir.YÖK'ün yazısında açıkça teknoloji ve tasarım öğretmenliğine atanma hakkı tanınan çiçek-örgü-dokuma öğretmenliği lisans programının eş değer program olduğu, mezun olunan programın teknoloji ve tasarım öğretmenliği alanına kaynak gösterilen programlar arasında yer aldığı belirtilmesine rağmen davacının temyiz başvurusu reddedilerek öğretmenlik kariyerinin önüne geçilmiştir.

Bu karar üzerine bireysel  başvuruda bulunulması üzerine Anayasa Mahkemesinin 2019/14001 sayılı kararı ile;

"37. İdari yargı mahkemelerince gerçekleştirilen araştırma ve incelemeler neticesinde tespit edilen hususların hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini temin edecek ve keyfi uygulamaların önüne geçecek şekilde somut olayın özelliği dikkate alınarak gerekçeli kararda ortaya konulması gerekmektedir. Bu kapsamda sadece şekli anlamda bir gerekçenin varlığı yeterli değildir, aynı zamanda gerekçenin makul olması aranmaktadır. Makul gerekçeden anlaşılması gereken mahkemelerin dava konusu maddi olay ve olguların kanıtlanmasını, delillerin değerlendirilmesini, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardığı sonucu ve sonuca varılmasında kullandığı takdir yetkisinin sebeplerini ortaya koymasıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de mahkemelerin gerekçe gösterme noktasında yükümlülüğünün somut davanın koşullarına göre farklılık arz edebileceğini belirtmiş ve her davanın özelinde ayrıca incelenmesi gerektiğini ifade etmiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi davada ileri sürülen iddiaların davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde mahkemeler tarafından makul bir gerekçe ile bu iddiaya yanıt verilmesi gerektiğini vurgulamıştır .

...

40.Sonuç olarak davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bir iddianın Daire tarafından verilen kararların gerekçelerinde yer almadığı görülmektedir. Daire, YÖK tarafından verilen bilgiyi herhangi bir şekilde değerlendirmemiş, bilginin tesis edilen işleme ulaşmadaki hukuki etkisi ve benzeri boyutlarını, işin esası ile ilgili değerlendirmesini ortaya koymamıştır. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır."

Gerekçesiyle başvurunun kabulü ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Talim Terbiye Kurulunun aldığı birkaç karar binlerce öğretmen adayının mesleki kariyerini etkilediği gibi açılan davalarda da yapılan özensiz yargılamaların davacıların hak ve menfaatlerini  olumsuz etkilediği ortadadır. Bu karar da göstermektedir ki hukuki başvuru yollarının tamamının tüketilmesi gerekmekte olup, şairin dediği gibi, "Koşan elbet varır, düşen kalkar/Kara taştan su damla damla akar/ Birikir, sonra bir gümüş göl olur/Arayan hakkı en sonunda bulur"


Av. Sadi KAYABAŞI 

Paylaş:
Son Blog Yazıları
1 Aralık 2024 Pazar
01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ile idari para cezalarının birçoğu idari yargı merciilerinin görev alanında çıkarılarak sulh ceza mahkemelerini görev alanına alınmış, Karayollları Trafik kanununda yapılan değişikliler ile birlikte idare mahkemesinin görev alan...
24 Kasım 2024 Pazar
2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da, anılan Kanun kapsamında belli faaliyetlerde görevlendirilenlerin bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle derhâl veya bu yüzden maruz kaldıkları yaralanma ya da hastalık sonucu ölmeleri ...
22 Kasım 2024 Cuma
Pasaport Kanununun “Pasaport veya vesika verilmesi yasak olan haller:" kenar başlıklı 22. Maddesinde;Yurt dışına çıkmaları; mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu İçişleri Bakanlığınca tespit edilenlere ve terör örgütlerine aidiyeti, iltisa...